Herkes gibi, benim de anımsamaktan korktuğum şeyler var yaşamımda. Yolda yürürken, biriyle konuşurken, mutfakta marul doğrarken ansızın aklıma gelen geçmiş parçaları; yürüdüğümü, konuştuğumu, yaşadığımı unutturan şeyler.
... şimdi, bir insanın kendini savunmak için nasıl bir bedel ödemesi gerektiğini iyi biliyorum. Bu bedeli yıllarca ödedim de oydu. Ruhumdan verdim, ruhum yoksullaştı. Bir tank aldım çünkü. Bir devlet için savunma harcamaları neyse, benim için örneğin; kişiliğime yönelik bir davranışı, bir sözü, görmezden, duymazdan geldim. O tankın altında geleceğimin bir kısmı ezildi. Sonra helikopterler aldım; birine 'hayır' demem gerekiyordu ama diyemedim. Küçüldüğümün, bir parçamın kopup gittiğinin farkına varamadım. Çocukluk düşlerimi tek tek satıp silahlandım. Oysa aynı bedeli ödeyerek, o düşleri gerçekleştirebilirdim.
Dönüp geriye baktığımda, karmakarışık bir zaman yığını, kısa iplerin üst üste sarıldığı bir yumak görüyorum şimdi. Bugüne dek o iplerden birinin ucunu çekip yumağı çözmeyi çok denedim; ama bu, yumağın daha da karışık hale gelmesinden başka bir işe yaramadı.