Merhamet
.
🍃Lüzûmsuz lakırdıdan perhiz yapılabilir, sözü uzatmayabilir . İnsanı ve alemi sessizliğim verdiği zenginlikle temaşa edebilir . Kendisini anlatmak telaşından geri durabilir . Böceklerin ve yaprakların hışırtısını, okuldan dağılan çocukların neşesini dinleyebilir . Dile gelmeyenin sesini aratırabilir .
Kalbin Bilimi
(lo Carl ]ung, huzuru aradığı yolculuklarından birisinde, bir
Kızılderili reisiyle oturur. Kabile reisi Dağ Gölü, ona beyaz adamların deli olduğuna artık iyiden iyiye kanaat getirdiğini
söyler. “Niye?” diye sorar psikoloğumuz. “Kafalarıyla düşün- düklerini söylüyorlar” diye cevap verir bilge reis. “Herhalde” der Jung, “ya siz neyle düşünüyorsunuz?” Reis Dağ Gölü,
kalbine işaret eder: “Biz burada düşünüyoruz.”
Kalbin kendisine ait bir aklı var mı? Kadim öğretiler, fiziksel kalbin ötesine geçen farklı bir organdan söz ederler: Duyarlı, algılayabilen, insanın ruhuna ışık veren bir organ. Süfilikte
ve Hıristiyan mistisizminde, kalbin taşıdığı değeri ifade eden .sayısız anekdot, şiir ve hikâye vardır. Eski Mısırlılar da mum- yalama işlemi sırasında tüm organları (bu arada beyni de) çıkarırken, kalbi yerinde bırakırlarmış. Zira kalp, onlara göre ruhun, aklın ve duygunun tahtıdır.
Son yıllarda yapılan çalışmalar kalbin düşündüğümüzden daha akıllı olduğunu gösteriyor. Kalp beyinden sinyal alıyor evet, ama kendisi de vagus siniri yoluyla beyne bilgi gönderi- yor. Beyne gönderdiği sinyallerle beynin entelektüel işlevleri yerine getiren bölümünü uyarabiliyor veya tamamen devre dışı bırakabiliyor. Kalp kendi hormonlarını üretip vücuda bırakıyor, beyinden binlerce kat daha güçlü bir manyetik alan yayıyor kalbin üzerinde yer alan kırkbin sinir hücresi , tıpkı beyin gibi yapılanıyor . Kalbin beyni , kendi dopaminini salgılayabiliyor . Bu sinirsel iletici, davranışlarımız üzerinde kuvvetli etkileri olan bir bileşik .
Merhamet Bütün varlıklariçinde sadece insan geleceği hayal edip bekler . Ümit hissi bize işlerin gelecekte daha iyi gidebileceğini fısıl- dar, özlenen hedefe ulaşabileceğimizi telkin eder. Etrafımızda olup biten olaylardan sıyrılarak gelecekle ilgili düşler kurarız. Gelecek yönelimli bireyler muhtemel eylemlerin beklenen sonuçları üzerine odaklanır, değişik eylemlerle ortaya çıkabile- cek alternatif senaryoları gözden geçirir, kazanç ve bedelleri tar-
tarlar. İnsanın gelecek yönelimini geliştirmek için evvelemirde başkalarına güven duymayı öğrenmesi gerekir. İnsanların tahmin edilebilir davranışları olduğunu du"şündüğümüzde, olayları daha kolay denetim altına alabileceğimize inanırız. Böylece şimdinin sınırlarını aşar ve davranışımızı gelecekle
ilgili ümitler üzerine inşa ederiz.
Bir kültür ne zaman ki katı ve esnemez bir yapıya bürünür, yeni şartlara cevap veremez hale gelir, o zaman çözülmeye başlar. Böylece yeninin yolu açılır, geçmişin (radikal’i gün gelir, ortak aklın sesi oluverir. Toplumlar hayatın getirdiği yeni şartlara uyum sağlamaya çalışırken, değişim ve istikrar
arasında sür-git bir gerilim yaşanır. Geçmiş ve gelecek, bellek
ve ümit, göğüs göğüse çarpışır. Böylesi zamanlarda ümidi ayakta tutan liderler kazanır.
Bir milleti yurttaşlarının ortaklaşa umutları ayakta tutar. Yurttaşlarını ortak bir ülkü etrafında birleştı'remeyen, bunu sağlayacak ortak umutlar sağlayamayan milletler buhran için- dedir. Dünya endüstri sonrası çağda büyük bı'r boşluk duygu—
Merhamet
Vicdan, bizi incitmekten alıkoyar. İnsanın temiz fıtratında vicdan yazılıdır, bir bebek başka bir bebeğin ağlamasına cevap verir. Biz büyürüz , dünya kirlenir,', vicdanın ruha bıraktığı izler silinir .
Merhamet
Kendine acımak ise insanın nefsine yapacağı kötülüklerden birisi. Üstelik bir tuzak .Kişi yaralarını teşhir etmek için kurban kimliğine bürünmekle en çok kendisini kandırır.