Nisan 1920’de, İtalya-Avusturya sınırındaki bir kasabada yazılan, “Sevgili Bayan Milena, İki gün bir gecedir yağmakta olan yağmur, muhtemelen geçici olarak, biraz önce dindi.” kelimeleriyle başlıyor Milena’ya Mektuplar ve 1923’te Berlin’den postalanmış bir karta karalanan şu cümleyle sona eriyor: “Ve şimdi…
Mektup yazmak, hayaletlerin önünde soyunmak demektir, ki onlar da aç kurtlar gibi bunu bekler zaten.
Yazıya dökülen öpücükler yerlerine ulaşmaz, hayaletler yolda içip bitirir onları.