Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Milli Kimlik

Anthony D. Smith

Öne Çıkan Milli Kimlik Gönderileri

Öne Çıkan Milli Kimlik kitaplarını, öne çıkan Milli Kimlik sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Milli Kimlik yazarlarını, öne çıkan Milli Kimlik yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Milli-devletler arasındaki ve devletlerle etnik bileşenleri arasındaki çatışmalar, muhtemelen bugün uyumakta olan etnik topluluk ve kategorileri yarın harekete geçirmeyi sürdüreceği gibi belki (yenilerini) de ortaya çıkaracaktır. Küresel güvenlik ve küresel bir kültür bakış açısından bu sonuç, marazi bölünmeler, güvensizlik ve savaş döngüsünden hiçbir çıkış yolu sunmamaktadır.
Sayfa 261Kitabı okudu
1859 yılında Engels, Avrupa'nın etnik haritasına baktığında, aslında biraz da üzülerek ölmekte olan bu etnik kültür ve topluluktan, kapitalist milli devletin yolunu açmak üzere kısa bir zaman içinde ortadan kalkacağını umduğu bir "etnografik mezarlık"a benzetmişti.
Sayfa 59 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Millîlik ölçütünün belirlenemezliği ile milliyetçilerin yazılarındaki bulanıklık, değişkenlik ve keyfi karakter, kültürel farklılık fikri gibi tekil milliyetçi önermelere saygıyla yaklaşıldığı yerlerde bile, ideolojinin inanılırlığını aşındırmıştır.
Sayfa 36 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
... milletlerin iyi tanımlanmış ülkelere/topraklara sahip olmaları gerekir. Öyle ki, örneğin ellerindeki toprağı bir demirci örsündeymiş gibi işleyerek temellük eden, kendilerini yüksek denizlerin harcından gören eski Flamanlar gibi, halk ile toprak adeta birbirlerine ait olmalıdırlar. Ama sözkonusu toprak parçasının herhangi bir yer olması mümkün değildir; o herhangi bir toprak parçası değil, "tarihî" bir toprak, "yurt", halkın "beşiği" olmalıdır. Türklerde olduğu gibi, o toprak soyun köklerini taşımasa bile bu böyledir. "Tarihî toprak", terrain (toprak) ile halkın, nesiller boyu birbirleri üzerinde müşterek ve yararlı etkilerde bulunduğu bir topraktır. Tarihî bellek ve çağrışımların mekânı haline gelir yurt; "bizim" bilgelerimizin, azizlerimizin ve kahramanlarımızın yaşadıkları, çalıştıkları, dua edip savaştıkları yerdir. Bütün bunlar yurdu yeryüzünde biricik kılar. Nehirleri, denizleri, gölleri, dağları ve kentleriyle "kutsal" hale gelir yurt -derin ve deruni anlamları sadece sırra matuf olanlar, yani milletin öz-bilinçli evlatlarınca kavranabilecek mübarek ve yüce yerlerdir buralar. Topraktaki doğal kaynaklar da sadece o halka aittir, "yabancılar"ın kullanımına ve sömürüsüne kapalıdır. Millî ülke kendine yeterli olmak zorundadır. Otarşi, ekonomik çıkarların olduğu kadar kutsal yurt topraklarının da savunulması anlamına gelir.
Sayfa 26
Milletin sine qua non'u (olmazsa olmaz şartı) etnik ayırdedicilik vasfıdır ve bu müştereken paylaşılan soy mitleri, ortak tarihî bellek, eşsiz kültürel yapıcılar ve, şayet seçilmişlik iddiası sözkonusu değilse, bir farklılık duygusu anlamına gelir.
İşin doğrusu şudur; ihmale uğramış, baskı altına alınmış ya da marjinalleştirilmiş etnik topluluk veya kategoriler millî şikayet ve emellerini, diğer millî olmayan emel ve şikayetlerle kaynaştırırlar; öyle ki çoğu zaman, zaman içinde belli bir anda, belli bir nüfusun takipçisi olduğu, bizim tahlili amaçlarla, "millî etkeni" diğerlerinden soyutlamak üzere "millî" ve "gayri millî" diye ayırdığımız tek bir çıkar dizisi sözkonusudur.
Reklam
Kemal Atatürk'ün laik, Batılılaşmacı milliyetçiliğinin temelini oluşturan, Anadolu-dışı irredentizmi kırpılmış bu Türki idealdi. Aslında Kemal Atatürk'ün yaptığı, Osmanlıcılığı ve İslam'ı reddederek ve imparatorluğu Anadolu Türklerinino luşturduğu etnik millete hizalı tümleşik bir teritoryal siyasî topluluk olarak yeniden tanımlayacak şekilde kentlerde bir dizi modernleştirici toplumsal ve kültürel reformu kabul ettirip, Türk anavatanının takipçisi olduğu Osmanlı imparatorluğu ile Halife'den kopması işine nezaret etmekti.
Türkiye, Osmanlı yönetiminin son yetmiş yılında bütün teba için eşitlik ve yurttaşlık tesisi yoluyla "Osmanlıcılık"a ve kimsenin yurttaşlığını yoketmeden imparatorluğun İslâmi sakinlerinin refahına çalışan Abdülhamid döneminde "İslâmcılık"a başvuru da dahil, imparatorluğun temelini ıslaha (Tanzimat) yönelik başarılı girişimlere tanık olunmuştur. Ancak bir grup aristokratik İslâmî seçkinin modernleştirme çabaları imparatorluğun önce Hıristiyan sonra da Müslüman kesimlerinin başkaldırısı karşısında başarısızlıkla sonuçlandı. Bu noktada entellektüel kesimler arasında yeni bir pan-Türkist ideoloji doğdu ve bu ideoloji, Araplar da dahil imparatorluğun Türki olmayan kesimlerinin yabancılaşmasını hızlandıran 1908 darbesinden (coup d'etat) sonra bazı profesyoneller ve asker tarafından devralındı.
Milletin çok yüzlü bir doğaya sahip olması neticesinde kendini pratikte ortaya koyan çok sayıda millî ben/kendi türü olduğu için, milliyetçi doktrin mantıken tutarsız ve çelişkili olmakla suçlanmıştır. Millîlik ölçütünün belirlenemezliği ile milliyetçilerin yazılarındaki bulanıklık, değişkenlik ve keyfi karakter, kültürel farklılık fikri gibi tekil milliyetçi önermelere saygıyla yaklaşıldığı yerlerde bile, ideolojinin inanılırlığını aşındırmıştır.
Zamane milletlerinin büyük bölümü aslında çok etnili olmakla ya da daha doğrusu çoğu milli devlet çok etnili olmakla birlikte; başlangıçta pek çoğu, öteki etnileri veya etnik parçaları, adını ve kültürel karakterini verdiği bir devlete ilhak eden ya da cezbederek çeken egemen bir etni etrafında oluşmuşlardır.
Sayfa 70 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Milliyetçilik, söylediğim gibi, bir milletin özerklik, birlik, kimlik kazanmasına ve bunları idame ettirmesine yönelik ideolojik bir harekettir.
Yukarda anlatılanlardan şu çıkmaktadır ki, 1. Milletin bağımsız olduğu yerde yurttaşlık haklarıyla birlikte ortak hak ve ödevlere dair birleşik bir yasal kod gerektirdikleri, 2. Tek bir işbölümüne sahip birleşik bir ekonomiye, millî toprağın/ülkenin her yanında mal ve kişilerin serbest hareketliliğine dayandıkları 3. Benzer bir tümleşik milletler dünyasında, tercihan savunmaya müsait "doğal" sınırları olan oldukça tümleşik bir toprağa/ülkeye ihtiyaç duydukları 4. Gelecek kuşakları yeni milletin "yurttaşları" olarak toplumsallaştırmak için tek bir "siyasî kültür", kamu, kitle eğitimi ve medya sistemi gerektirdikleri ölçüde aslında modern bir görüngüdür.
Kendimden Başkası Olmak İstemiyorum*
"Oedupis haykırır; İğrenç de olsa bırak her şey açığa çıksın! Değersiz de olsa yaşamımın gizini çözmeliyim. (...) Kendimden başkası olmak istemiyorum, nasıl doğmuşsam öyle kim olduğumu bulacağım."
Sayfa 15 - İletişim Yayınları
Millî-devlet"i ıskartaya çıkartanın esas olarak, esnek ama etkili bir tarzda uzmanlaşmış bilgisayarlı karmaşık şebekeler kurabilmiş teknolojiler ve son derece çeşitlilik arzeden sermaye-yoğun işleyişleri ile, devasa ulusaşırı şirketler olduğu ileri sürülmektedir.
Seremoni ve sembolizm, milliyetçiliğin ideolojisi ile millete dair kavramları eklemleyerek ve onları elle tutulur kılarak tarihi ve kaderi olan soyut bir topluluğun devam edegelmesine yardımcı olur.
Sayfa 127Kitabı okudu
80 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.