Erken olgunlaşan kişi bir bekleyiş duygusu içinde yaşar. Deneyimleri önselci bir nitelik taşır: Sezgici bir duyarlık, imgelerde ve sözlerde, eşyanın ve insanların ancak daha sonra gerçekleştireceği şeyleri yakalıyordur. Deyim yerindeyse kendisiyle dolmuş böyle bir bekleyiş dış dünyadan çekilir ve onunla ilişkisine nörotik bir cilvelilik tonu kazandırır.
Erkeğin üstünlüğünü öne süren ve düpedüz yalan olan ideolojinin altında gizli bir ideoloji daha vardır, ötekinden daha doğru da olmayan bir ideoloji: Zayıftır erkek, çekip çevirmelerin, manevraların, yalan dolanın kurbanıdır.
Zarif kişileri cazip kılan şey, kendi üstünlüklerini kişisel ilişkilerinde kullanmaya kalkmayacaklarına ve kısıtlayıcı koşulların ürünü olan o dar görüşlülükten uzak kalacaklarına dair bir beklenti uyandırmalarıdır.