O zamana dek tanımadığı bir zehir, kanını zehirliyordu; bütün varlığını sarıp sarmalayan bir kindi bu. Ölüm ona yetersiz, yaşamsa dayanılmaz gibi görünüyordu. Belleğini yitirmek için tüm varlığını vermeye hazırdı. Evet: yoksul ve dilenci olmaya razıydı; şu yüreğini parçalayan ve onu çılgına çeviren korkunç şeyin anısından kurtulsaydı bir.
Mayısın ilk günü, Romanya'da eskiden, içinde pelin yaprakları ıslatıldığı için acılaşan pelin şarabından kadehler dolusu içilirdi. Herkes bundan içerdi. Ve ancak «kırkıncı kadehe» ulaşıldığında, bahar iyi kutlanmış olurdu.
tükeninceye dek çalışmaktan başka bir şey elinden gelmiyor ve acısını böyle hafifletiyordu. Kendisi de başkaları gibi acı çektiği zamanlarda, yaşam ona katlanabilir, hatta neşeli görünüyordu.
Romanya'dan gelen bir köy romanı. Nasıl Yaşar Kemal, Fakir Baykurt bizim köylerimizi detayları ile yansıtabiliyorsa Istrati de Tuna ırmağı kıyısını aynı incelikle yazmış. Konu dahi bizden, sevmediği bir zengin ile evlendirilen bir köylü kızının öyküsü.Eminim ki kendi dilinde okuyabilseydim çok daha beğenebilirdim. Akıcı, okunabilir, uzun bir öykü gibi.
Minka AblaPanait Istrati · Oda Yayınları · 1990343 okunma
Minka bile bir tür uyuşukluk içine girdi.Bir ay boyunca yüzünü kimseler görmedi. Odasına kapandı dalgın sessiz duruyor,pek az yiyecek yiyor ve gözle görülür şekilde zayıflıyordu.Günün birinde kocasından gitmek için izin istedi