Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mitolojiye Giriş

Fuzuli Bayat

Mitolojiye Giriş Gönderileri

Mitolojiye Giriş kitaplarını, Mitolojiye Giriş sözleri ve alıntılarını, Mitolojiye Giriş yazarlarını, Mitolojiye Giriş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mit, değerler paradigmasında dünyayı algılama, şekillendirme, sembolleştirme, kısaca ifade etmek gerekirse hayatın ve olayların genelleştirilmiş modelidir. Anlam paradigmasına göre mit, bir düşünce tarzı, bir şuur ve bilinç nevi'dir. Şu hâlde mit, dünya hakkındaki gerçekliğin ta kendisidir ve diyalektik mantığın sonucu olarak meydana çıkar.
Mitoloji bizimle yaşayan, biz var oldukça var olan, sürekli değişen ve yenilenen dünyaya ayak uydurmaya çalışan ve çağdaş sanat dünyasının kurgu örgüsünü oluşturan canlı bir oldudur.
Sayfa 137Kitabı okudu
Reklam
"Efsanesi olmayan halk, rivayeti olmayan ülke yoktur. Göçebe toplumlarında bunlar nesilden nesle geçer. Yarı medeni toplumların itikat ve inanışlarının esasını, yazılı edebiyatın ve tarihin esas mazmununu oluşturur. Medeni halklarda ise mukaddes bir şey gibi onların hayallerine kaynaklık eder."
Onun(C. Vico) fikrince barbar milletlerde benzer şu üç gelenek mevcuttur: 1- Onların koruyucusu olan yöneticiler herhangi bir dine itikat eder. 2- Onlar tantanalı nikah kıyarlar 3- Bütün bu milletler, kendi ölülerini gömerler.
S. Tokarev "Mitoloji Nedir?" adlı makalesinde fikirlerini daha da somutlaştırarak Marksist bir dünya görüşüyle şunları yazar: "Mitoloji, insan düşüncesinin gelişmesinin ilk safhalarında insanın her şeyi bilme isteğinden doğmuş ve dünyanın oluşumunu cahilce hayallerinde canlandıran ve onu kendilerince biçimlendiren hakların hayallerinin ürünüdür."
Mit, insanın kendisini tabiattan ayıramadığı, kendisini tabiatın bir parçası olarak gördüğü dönemlerde, yani ilkel toplumlarda, objektif alemde ortaya çıkan olaylarla yüz yüze geldiğinde onu duymak, anlamak arzusu çerçevesinde ortaya çıkar.
Reklam
Millî kültüre karşı lakayıtlık sonuçta onun unutulmasına ve aşağılanmasına neden olur.
Mitlerin kaynağı olan doğal sebepler dikkatle incelendiğinde onların bütün halklarda aynı olduğu görülür. Şekillerin değişik olması ise yalnız olayların çeşitli şekilde anlaşılmasının ve halkın anlama seviyelerinin tezahürüdür.
Mirza Kazım Bey şöyle der: "Efsanesi olmayan halk, rivayeti olmayan ülke yoktur. Göçebe toplumlarında bunlar, nesilden nesile geçer. Yarı medenî toplumların itikat ve inanışlarının esasını, yazılı edebiyatını ve tarihin esas mazmûnunu oluşturur. Medenî halklarda ise mukaddes bir şey gibi onların hayallerine kaynaklık eder."
1970-1980'lerde Türk mitolojisinin sistemli öğrenilmesi dönemi başlar.
Reklam
Mitler zamanla tarihi şuura gecişin sonunda kutsal düşünce özelliğini taşıyan metin olmaktan çıkarak yeni bir özellik kazanır. Şu halde, mitoljik fikir ve düşünceleri oluşturan mitler,değişikliğe uğrayarak tarihi şuurun ortaya koyduğu metinlere dönüşür.
Eski insanın tasavvuruna göre Gök, Güneş baş Tanrı ve yaratıcı sayıldığından hakanlar kendilerini yüceltmek için kendilerini Tanrı'yla akraba gösterirlerdi. Meselâ Hunlar, hükümdarları Mete'nin oğlunu Tanrı oğlu, "Yer ve Gök'ten" doğmuş, Güneş'le Ay tarafından vazifelendirilmiş olarak görmekteydiler.
Sayfa 121 - Efsane,Rivayet,Menkıbe Ve Mit İlişkisi, Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Mit,yalnız ayrı ayrı fertlerin şuurunda oluşan basit açıklamalar değil, tam tersine genelleşmis ve kolektifin serveti olan açıklamalarıdır.Mitoloji her zaman az anlaşılanı çok anlaşılan vasıtası ile akla sığmayanı akla sığan ile,ayrıca çok zor halde olanı kolay olanın yardımı ile açıklar.
Eğer genel olarak ele alırsak, mitolojinin asıl manasını kaosun nomosa,karmaşanın kozmosa dönüşümü oluşturur,diyebiliriz. Şöyle ki evrenin yapısında ahlaki bir değerlendirme vardır.Bu değerlendirmeye göre evrenin oluşması bir ihtiyacın, bir bilinmenin,bir varoluşun sonucudur.
Mitolojide bulunan insan dışı varlıklar, yaratıklar destanlarda tarihî düşmanlara dönüşür. Tıpkı mitolojide olduğu gibi destanlarda da düşmanlar dağlarda bulunur. Bunun başlıca sebebi, Türklerin eski çağlarda dağlık bölgelerde yaşamaları ve dağları doğal sınır olarak görmeleridir. Özellikle Altay-Sayan halklarının destanlarında dağın kutsiyeti açık şekilde görülmektedir. Ancak bu kadar hayal ürünü olmasına rağmen, hem destan hem de mitoloji belli bir toplumun ve milletin davranışlarını, zevklerini, hayata bakışlarını bizlere sunmaktadır.
Sayfa 105 - Epik Kural Çerçevesinde Destan Ve Mit, Ötüken NeşriyatKitabı okudu
202 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.