Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi

Peter L. Berger

Sayfa Sayısına Göre Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Durkheim hiçbir toplumun kuşatıcı bir ahlâk olmaksızın hayatta kalamayacağına inanıyor ve bu kuşatıcı ahlâki- sembolik düzeni “din” şeklinde isimlendiriyordu. Biz “normal şartlar” için bu zorunluluğu kabul etmememe konusunda Durkheim’den ayrılıyoruz
Böylece tarihsel olarak, hem kendi hayatını hem de sosyal varoluşunu din olmadan sürdürebileceğine inanan yeni bir insan türü ortaya çıktı: “modern insan”.
Reklam
Üçüncü Dünya olarak adlandırılan ülkelerin gerçekten dini hareketlerin hamleleriyle sallandığı ortadadır. İslami Rönesans dünyada oldukça dikkat uyandırmaktadır; fakat bu tekil bir örnek olmaktan uzaktır.
Modern çoğulculuk, aklıselim "bilgiye”zarar verdi. Dünya, toplum, yaşam ve bireysel kimlik, hepsi sorulara tabi tutuldu. Bunların hepsi çoklu yorumlara maruz bırakıldı ve her yorum kendi muhtemel eylem perspektiflerini tanımladı. Hiçbir yorum, hiçbir muhtemel eylem dizisi, bugün tek doğru ve sorgulanamaz gerçek olarak kabul edilemez artık. Bireyler, bundan dolayı, hayatlarının şimdiye kadar olanından çok daha farklı bir tarzda olup olmaması gerektiği sorusuyla sık sık karşı karşıya kaldılar. Bu durum bir taraftan büyük bir özgürleşmeye, yeni ufuklara ve yaşam olasılıklarına yelken açarak, eskinin dar kalıplarından kurtaran ve varoluşun sorgulanamaz modeli şeklinde tecrübe edildi. Ancak, aynı süreç, genelde aynı bireyler tarafından, kendi gerçekliklerindeki yeni ve alışılmadık olanları tekrar tekrar anlamlandırmaya zorlayan bir baskı unsuru olarak da görüldü. Bu baskıya karşı koyabilen insanlar olduğu gibi, onun keyfini süren insanları da görebilmek mümkün. Birisi bunları çoğulculuğun hünerleri olarak tanımlayabilir. Ancak, insanların pek çoğu, alternatif hayat şekillerine sıkıca bağlı olan yorum olasılıklarıyla dolu karmakarışık bir dünyada kendilerini güvensiz ve kaybolmuş hissetmektedirler.
Sayfa 60 - PdfKitabı okudu
Kurumlar güçlerini, sorgulanmamış meşruiyetin devamlılığından alırlar. Bir kurum, insanların kurumsal roller, kimlikler, yorum şemaları, değerler ve dünyayı keşfetme yolları hakkında düşünmeye başladığı anda tehlikeyle karşı karşıya kalır. Muhafazakâr filozoflar daima bunu hissettiler; kıdemli polisler bunu pratik tecrübeleriyle bilirler. “Normal şartlar” içerisinde tehlikeli düşünce mantıklı şekilde kontrol altına alınabilir. Ancak, çoğulculuk bu kontrolü çok daha zor hale getirir. Külfetli şekilde özgürlüğe geçişle ilgili burada açık bir sosyal-psikolojik diyalektik var: Sorgulanmamış yorum kalıplarına ve davranış normlarına “tutunmadan” bireyleri kendi hayatlarına yönlendirmeye mecbur bırakmak olağanüstü derecede zordur. Bu, özgürlüğün bulunmadığı eski iyi günler için yaygaracı bir nostaljiye sebebiyet verir. Özgürleşme muğlâk bir kavramdır. Gehlen'in söylediği gibi: Özgürlük yabancılaşmadan doğmuştur ve onu tersine çevirmiştir.
Sayfa 63 - PdfKitabı okudu
Özgürlük yabancılaşmadan doğmuştur ve onu tersine çevirmiştir.
Sayfa 63 - Heretik yayınları
Reklam
20 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.