(...)Kefen örtünmüşçesine sislere bürünmüş kımıltısız göğün boşluğunda dağın, nerdeyse yokmuş gibi silik, ölgün hatları görülebiliyordu, ancak sanki gök katı bir maddeymişti de içine oyulmuş boş bir alanmış izlenimi veriyordu. Dağda, son derece göksel, gölgeli, yokluk belirten bir şeyler vardı.