Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mokusei Gönderileri

Mokusei kitaplarını, Mokusei sözleri ve alıntılarını, Mokusei yazarlarını, Mokusei yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
72 syf.
·
Puan vermedi
Kimse ait olmadığı bir şehri, bir ülkeyi tam olarak tanıyamaz. Her ne şart altında olursa olsun o ülkede yabancı olarak kalacak, yabancı olarak kabul edilecektir. Bu ülke eğer Japonya ise yukarıdaki paragrafta geçen imkansızlığı iki ile çarpın. Pek de güzel olmayan ama Japonya'ya benzeyen bir kadına aşık olmak, o kadını size aşık olması, bir adanın içinde, okyanusun ortasında sevişmek bile sizi yabancılıktan kurtarmaz. Ve Mokusei her zaman çok güzel kokar.
Mokusei
MokuseiCees Nooteboom · Sel Yayıncılık · 200822 okunma
Reklam
Hayattan zevk almaya karar verirsen çoğu kez alırsın.
Tıpkı aklın başı boş bırakıldığında çoğu kez kaosu kronolojiye yeğleyeceği gibi bellek de kusursuz ile kusurlu arasında bir o yana bir bu yana akar.
Uzun zaman önce ve aynı zamanda dün gibi. Bu türden bir zamanı belirtecek bir zaman kipi yok.
72 syf.
8/10 puan verdi
Daha önce okumadığım tarzda bir kitap okudum. Sanırım Hollandalı bir yazardan okumuş olduğum ilk eser, Mokusei. Bir daha ne zaman denk gelirim bu yazara, bilemiyorum. Kitap, Hollandalı bir fotoğrafçının kendisine poz vermesini istediği bir Japon modele duyduğu aşkı anlatıyor. Ama bu aşk hikâyesi bilindik romantik kitaplardaki gibi işlenmemiş. Fotoğrafçı Arnold'un aşkı alışılmışın dışında bir tutku içeriyor. Okurken eminim herkes farklı bir yorumda bulunacaktır. Ama ben Arnold'un daha çok kadında gördüğü Japon gelenek ve kültür izlerine aşık olduğunu düşündüm. Zaten ona ismiyle değil güzel kokulu bir Japon çiçeğinin adı olan Mokusei ile hitap etmesi düşünceme destek olan unsurlardan sadece biri. Aşk hikâyesi, kitabın belki de en az üzerinde durulan kısmı. İçerdiği bazı düşünceler okuyanı farklı hissettiriyor. Yazarın kullandığı betimlemeler çok ilginç ve de güzel. Okuyanı yolculuğa çıkarıyor. Bazı cümlelerin bütününde yer alan soyut düşünceler incecik kitabın ara verilerek okunması gerektiğini ispatlıyor. Hem yorucu hem enteresan hem de güzel bir okuma serüvenim oldu. Çok beğendiğimi söyleyemesem de okuduğum farklı kitaplardan biriydi. Özellikle kitabın tarzını özgün buluşumdan ötürü sizlere de rahatlıkla okumanızı tavsiye ederim.
Mokusei
Mokusei
Cees Nooteboom
Cees Nooteboom
Mokusei
MokuseiCees Nooteboom · Sel Yayıncılık · 200822 okunma
Reklam
(...)Şimdi düşünüyordu da, o beş yılda olanlar ne kolay özetlenebilirdi. O ilk ziyaret süresince gece gündüz birlikte kaldılar. Ama Mokusei, onunla Avrupa’ya gitmek istemedi. “Annem babam, ben gidersem, onlar ölür.” O anne babayla hiç karşılaşmadı Arnold. Osaka’da oturuyorlardı ve Mokusei onu oraya götürmek istemedi.(...)
(...)Hazlar denir, ağrı gibi kolay unutulur, bu belki de doğrudur. Ama olay unutulmaz.(...)
Fuji Dağının doruğu kadının başı üzerinde Karlar Kraliçesinın tacı gibi duruyordu, dağın kendisi kadının omuzlarını sarıyor, sefil, son derece Japonvari küçük kapının üzerine akıyordu.
(...)Arnold bir pencere yanına oturdu ve çeşit çeşit yeşilliği geçerek bir golf alanına inen, sonra gene sıçrayıp, gölgeli ve havadar bir orman biçimini alan, dalga dalga tepelere çıkan, arabasına oturmuş bir tanrı gibi göklerde ilerleyen dağı desteklemek için zorunlu bayırlar oluşturan derin vadiye baktı.
Reklam
(...)Kefen örtünmüşçesine sislere bürünmüş kımıltısız göğün boşluğunda dağın, nerdeyse yokmuş gibi silik, ölgün hatları görülebiliyordu, ancak sanki gök katı bir maddeymişti de içine oyulmuş boş bir alanmış izlenimi veriyordu. Dağda, son derece göksel, gölgeli, yokluk belirten bir şeyler vardı.
(...)Şairleri askerlerden ve ticaretten konuşmaya başladılar mı, dikkatli olacaksın.(...)
(...)Mongollar, Ainular, Kırgızlar, bir sihir, keşfedilmemiş bir göçebe topluluk, kızın içinde yerleşmiş stepte yaşayan bir kabile… Öyle ki bu kız kanalıyla uzun zamanlar önce yitmiş zamanla, artık varolmayan ve hiçbir zaman geri gelmeyecek olan bir şeyle ilişki kuruyordunuz.
(...)Japon odasının çıplaklığını arkasına almış, nerdeyse kımıldamadan yarı giyinik beyaz bir erotik yontu gibi dar kapı aralığında duruyordu.(...)
(...)Düşlenmiş dünya bile çift olmuştu sanki, bir yana akmıştı, ortadaysa bir boşluk vardı, kız, boşluğun ardında, odanın ortasında bir kara yazgı tanrıçası gibi dimdik duruyordu.
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.