Muhyiddin İbnü'l-Arabi'de Tasavvuf Felsefesi

Ebu'l-Ala Afifi

En Beğenilen Muhyiddin İbnü'l-Arabi'de Tasavvuf Felsefesi Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Muhyiddin İbnü'l-Arabi'de Tasavvuf Felsefesi sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Muhyiddin İbnü'l-Arabi'de Tasavvuf Felsefesi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Plotinus'da da olduğu gibi, "doğrudan doğruya irtibat halinde bir olarak Ezeli'yi kavramaktır ki, burada cüz'i nefs Noas'a yakınlığını idrak eder". "Nefs, Bir'i yabancı ve harici bir şey olarak değil, aslında ne ise o şekilde temaşa eder ve onunla tam birlik halinde nefsini kaybettiği müddetçe onda bulunur ki, bu, akıl ve ilmin ötesindeki bir durumdur". ibnu'l- Arabi'nin ulaştığı tasavvufi neticelerin, gördüğümüz gibi, metafizik sistemleri arasındaki farka rağmen, Plotinus'un ulaştığı neticelerle mutabakat halinde olması dikkat çekicidir. Bunlardan İbnu'l- Arabi'ninkiler daha mantıkidir. İbnu'l-Arabi'nin görüşüne göre, Bir'i kendisi olarak veya kendisinde temaşa eden cüz'i nefs Bir'i hiç terketmemiştir. Plotinus'a göre ise, Bir'in ancak uzağındaki bir sudûru veya yansımasıdır; buna rağmen birliğini gerçekleştirir. Bunlar uzlaştırılması güç, birbirinden farklı iki ifadedir.
Sayfa 128 - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi YayınlarıKitabı okudu
Fena, hayvâni nefsin dünyevi arzularından "sıyrılması"ndan başlayan tedrici bir süreç, ben bilincinin git gide yok olması ve Allah'ı müşahadeye mutlak garkolmayla sona eren bir durumdur.
Sayfa 125 - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İbnu'l- Arabi, bir kısmını Kur'ân'ın teşkil ettiği "Allah'ın sözleri bugün bile kullarının kalpleri üzerine tilâvet edilerek o şekilde inmektedir ki, böylece Veli kendisine (bir melek ya da aklî nefsi tarafından) tilâvet edilen (okunan) şeyi, Hz. Peygamber kendisine gelen vahiyleri nasıl gördüyse, öylece görür" demektedir.
Sayfa 95 - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi YayınlarıKitabı okudu
Sûfiliğin son hedefi ya tamamıyla ahlaki ya tamamıyla psikolojik, ya da her ikisidir, yani I.onlar ya alemde vukubulan her şeyin İlk Muharriki saydıkları Allah'ın Mutlak iradesine tam bir teslimiyeti; ya II. şahsi arzuların mutlak terki ve Tabiat alemine ait olan kötü hususiyetlerden kendilerini kurtarmayı hedef edinirler ki, bu, fena el-me'âisî ve bekâ amaca (günahın yokolması ve taatın devamıdır; ya da III. ben şuurunun terkini ve sadece Allah'ı müşahadeye dikkatin teksifini kastederler.
Sayfa 125 - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi YayınlarıKitabı okudu
Sûfinin mistik yaşantısının amacının Allah'la "birlenme" olduğu genellikle kabul edilir. Sûfiler toplu olarak bu birlenmeyi mistik yaşantının olumsuz yönünü ifâde eden oldukça kapalı fenâ (yokolma) terimiyle karşılarken, aynı fikri paylaşırlar; olumlu yön ise, tamamlayıcı bekâ terimiyle ifade edilir.
Sayfa 124 - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi YayınlarıKitabı okudu
Tevhîd, Insanın aslına dönüşüdür; böylece o, var olmadan önce ne idiyse öyle olur". Yine diyor ki:" Tevhîd (Insanın) bütün zaman izlerinden (rusûm zamaniyye) mutlak kurtuluşu ve sonsuzluğun genişliğine geri gidişidir". Onca tevhid, ferdi "ben" in yok olması ve zamanda olanın ebedi olana dönmesi idi. Aynı şekilde oldukça vandet-i vucûdcu olan şu söz de Cüneyd'e atfedilir: "Onlar (Sûfiler) ancak kendi varlıkları olmadan var olur; (fena halinde) (fiili) bir ayrılma olmadan ayrılırlar"
Sayfa 125 - Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi YayınlarıKitabı okudu
Geri118
186 öğeden 181 ile 186 arasındakiler gösteriliyor.