Meciül Beşir Li Eclit Tebşir

Müjdelerle Gelen Elçi

İsmail Hakkı Bursevi

Müjdelerle Gelen Elçi Sözleri ve Alıntıları

Müjdelerle Gelen Elçi sözleri ve alıntılarını, Müjdelerle Gelen Elçi kitap alıntılarını, Müjdelerle Gelen Elçi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bil ki Nebimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-için velayet ve nübüvvet nuru olan iki nur vardır. Nübüvvet nuru, bu dünyadan intikal ettikten sonra şeriat süretinde zâhir oldu. Ümmetin âlimleri her asırda kendi zamanlarında Nebi'nin -sallallahu aleyhi ve sellemikame ettiği gibi, hükümleri ve şer'i kanunları ikame eden nebiler gibi oldular. Hazreti Peygamber'in sallallahu aleyhi ve sellem- ümmetinden ilmiyle âmil olan her âlim için nübüvvet mertebesinden ve Ahmed ve Muhammed isimlerinden bir pay vardır. Böylelikle sanki Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- kıyamete kadar bizim aramızda mevcuttur.
Mezkur açıklamalardan anlaşıldığı üzere ruhlar ister cisimlerle alakalanmasından önce olsun ister sonra olsun, boşlukta yer kaplamazlar. Çünkü boşlukta yer tutmak, yerde ve mekânda bir şey olmaktan ibarettir. Bir mekânda olduğu zaman onun üzerine zaman cereyan eder. Muhakkak ki sen ruhlar âleminin zamandan soyutlanmış olduğunu bilmektesin. Ancak Allah Teâlâ'nın “O, her an yeni bir ilahi tasarruftadır.”“ kavliyle işaret edilen an, bundan hariçtir. Keza ruhlar için bu âlemde mutlak manada ne kesif ne de latif hiçbir cisim yoktur. Ancak ruhlar, ayn-ı harici âleminde cesetlerden ayrıldıktan ve yakınlık hükmüyle ulvi makamlardan bir makamda yer ettikten sonra cesetler süretine bürünmüştür. Bu, o ruhun soyutlanmasını ve yer tutmamasını geçersiz kılmaz. Velhasıl bütün ruhların hakikatinde boşlukta yer tutmak yoktur. Ancak onlar için cesetlerin süretine bürünmek vardır. Mirac gecesi Nebi'nin -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazreti Musa'yı -aleyhisselâm- kabrinde namaz kılıyorken ve altıncı kat semada vaktin âni, ilahi, dehri ve birbirinden ayrı olmaksızın görmesi buna delalet etmektedir. İşte bundan dolayı miracın tayy-ı zaman ve tayy-ı mekân kabilinden olduğu söylenmiştir.
Reklam
İnsan yüzü, ilahi hakikatin süretidir. Bu sebeple dua eden kulun elini yüzüne sürmesi, isimler ve sıfatlara muttali olmaktan dolayı ilahi hakikate rücu etmeye işarettir. Bu takrirden güzel ismin, güzel lakabın ve güzel künyenin sahiplerine tesir ettiği ortaya çıkmıştır. Çirkinliği de buna kıyas et!
Allah Teâlâ her nebiyi ancak güzel isim, güzel yüz ve güzel ses ile gönderir. İsim güzelliği, vâhidi sıfatların taayyününün güzelliğine, yüz güzelliği ahadi zatın taayyününün güzelliğine, ses güzelliği ise tesirli sözlerin taayyününün güzelliğine işarettir. Çünkü bundan maksat, tebliğin güzel olmasıdır. Zira Allah'a davet, en güzel davettir. Davetin kendisine bağlı olduğu ses de en güzel sestir. Buna Allah Teâlâ'nın şu kavli delalet eder: "Allah'a çağirandan daha güzel sözlü kim vardır?" Fussilet,33) Bundan Allah Teâlâ'nın şu kavlinin sırrı bilinir; "Muhakkak ki seslerin en çirkini merkeplerin sesidir."Lokman,19 "O eşekten daha kafirdir. misalinde dedikleri gibi, eşekten daha kâfir yani ondan daha cahil olan kimse yoktur. Çünkü küfür cehaletten kaynaklanır. Kışi Allah'tan ve onun sıfatlarından cahil olunca küfreder ve onun sesi en çirkin ses oluverir.
Şüphe yok ki kalp evi, tabii evden daha yücedir. Şöyle ki, o kalp evi Allah'ın arşıdır ve insan vücudundaki Kâbe gibidir. Keza kalp evinin ehli, ilahi haremin ehlinden olması cihetiyle tabii evin ehlinden daha faziletlidir. Yine bu manadandır ki, kalp evinin ehli bu yurttan ayrıldıktan sonra ayın feleğini yırtar ve ulvi mertebelerden Allah'ın dilediği yere kadar öteye geçer.
“Namaz kılan kul için gecenin yarısı, göğsündeki kalp gibidir.”
Reklam
21 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.