Bilir misiniz, ilkbaharda yağmurdan sonra gökyüzü bambaşka bir berrak mavi renge bürünür. Yağmurla yıkanan ağaçlar tıpkı düğüne süslenen kızlar gibi açılır; hava nefis bir kokuyla dolar, kuşların cıvıltıları her tarafı kaplar.
Mukaddesʼle vedalaşıp geri dönerken, benim gönlüm de tıpkı yağmurdan sonraki gökyüzü gibi bemberraktı. Sanki herkes bana bakıyor, güya yalnız ben değil, bütün insanlar gayriihtiyari birbirine karşı şefkatli, son derece nazik, oldukça iyi kalpliydiler.
Öyle insanlar vardır ki, onların tüm erdemleri yüzlerinden belli olur; konuşmasından, çehresindeki ifadeden anlaşılırdı. Bunlar, bir sohbetle sizi kendilerine bağlarlardı.
Kendimi bu manzaraya iyice kaptırdığım bir sırada birden "Biraz çekilebilir misiniz?" diye bir ses işitip kendime geldim. Ses öyle tatlı ve yumuşaktı ki, sanki yüzüme dağdan esen bir rüzgar dokunmuş gibi, hemen başımı çevirip baktım.