Kazanç, emeğin değerinden ibarettir. Harcanan emekler artınca, bunun emek sahipleri arasındaki değerleri de artmış ve bu suretle zaruri olarak onların kâr ve kazançları da çoğalmış olacak, refah ve zenginlik ahvali, onları refaha ve bunun ihtiyaç vaziyetine getirdiği meskenlerin ve elbiselerin güzelleştirimesi, alet ve edevatın, kaç ve kacağın iyileştirilmesi, hizmetçiler ve binekler edinilmesi durumuna davet edecektir. Bütün bunlar birer kıymeti olması lazım gelen işlerdir. Bu işleri yapmak ve bu gibi şeylere bakmak için ( usta ve mütehassıs olan) mahir kişiler seçilir. Neticede iş ve sanat pazarı hareketlenir.( Çalışma ve endüstri hayatı canlanır) . Sehrin ithalat ve ihracatı artar, iş ve emekleri cihetinden bu hususları meslek edinenler ( söz konusu maddeleri ÜRETENLER) servet sahibi olur..
Hiç kimsenin kendi idaresi kendi elinde değildir. İnsanları yönetenlerin sayısı başkalarına nispetle azdır. İnsanlar çoğunlukla başkalarının iradesi altında yaşar.
şöyle ki, hadarî bir şahsın sermayesi (capital) büyür, edindiği akar ve arazi
çoğalır, şehir halkının en zengini haline gelir, gözler onun servetine çevrilir, refah
ve onunla ilgili âdetlerle alâkalı ahvali genişler. İşte o vakit, bu servetten dolayı
hükümdarlar ve emirler onu sıkıştırır ve bu hususta kendisine diş bilerler. Tecavüzkâr
olmak ,