Müslüman Kültürü

Wilhelm Barthold

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Timur’un torunu Uluğbey’in hükümran olduğu 40 yıl (1409-1449) bize sayısız abideler vermişti ki bunlardan başlıcaları, üzerindeki kitabede “hikmeti aramak erkek ve kadın her Müslümanın görevidir” yazan Buhara Medresesi ve alim Kadızade Rumi’nin teolojik konulardaki derslerinden başka astronomi eğitimi de verilen Semerkant Medresesiydi. Daha
Müslümanlar ateşli silahları Avrupalılardan hiç tereddütsüz ödünç aldılar ama sıra matbaa gibi diğer icatlara gelince, teoloji otoritelerinden özel bir fetva almak gerekiyordu, zira basılı kitap, dinle yakından ilintili olan okul yaşamında bütünsel bir devrimi beraberinde getirmekteydi.
Reklam
Türkçe-
Timur ve torunlarının ana dilleri Türkçedir. Mir Ali Şah’ın şanı öncüllerininkilerden yücedir ve her ne kadar Farsça Beyitler yazsa da eserleri de İstanbul’dan Tobol’a dek tüm Türkçe konuşan insanlar arasında klasik addedilen bir Türk şair olarak daha fazla üne sahiptir. O, aynı zamanda bir Türk vatanseveriydi ve dilinin Farsça‘dan aşağı
Granada‘nın düşüşü çağdaşlarına, tüm Müslüman alemine vurulmuş bir darbe olarak görünmüştü. Kimse de bu felaketi Arap yurtseverliğinin bakış açısından değerlendirmemişti. Dini çıkarların Arapların ulusal mücadeleleri ile özdeşleştiği Müslüman ortaçağ tarihinin son olayı, bildiğimiz kadarıyla, 12. yüzyılda Bağdat’taki Halifelerin dünyevi iktidarlarının yeniden tesis edilmesiydi. Bu kentin insanları, bunda yalnızca İslam’ın önderinin iktidara geri dönüşünü değil ayrıca Arapların yabancıların idaresinden kurtuluşunu da görmekteydiler. Buna karşın Halifeler, milliyetçilik sancağını açma ve Arap dilinin hakim olduğu tüm o yerleri bir çatı altında toplama çabasında olmamışlardı. Onlar, Sultanlardan Arap milliyetçiliği adına değil İslam adına haklarını tanımalarını talep etmekteydiler. Bir Arap dünyası monarşisi fikri hilafet merkezinin 1258’de Moğollar’ca yıkımından çok daha önce zemin kaybetmişti bile. Dolayısıyla Bağdat’ın düşüşü, dünyanın hiçbir yerinde bir zamanlar Ninova‘nın, Babil’in veya Roma’nın yıkılışının uyandırdığı hissi uyandırmadı..
Araplar, İran ve Türkistan’ da kent tarzının dönüşümüne olduğu kadar kent yaşamının gelişimine de oldukça büyük katkı sağlamışlardı. Bu ülkelerdeki İslam öncesi kentler, kelime anlamı iktidarın yerleştiği yer olan “şehristan”adı verilen ve bir hisar ve kendi halinde bir kentten oluşmaktaydı. Neredeyse aynı önem, Arapların Süryanilerden aldığı
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.