Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Müslümanlık Sınavı

İlhan Arsel

Müslümanlık Sınavı Sözleri ve Alıntıları

Müslümanlık Sınavı sözleri ve alıntılarını, Müslümanlık Sınavı kitap alıntılarını, Müslümanlık Sınavı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cehennemin kaynamasının ve bu nedenle Tanrı'ya: "Ben kendi kendimi yiyorum" diye yakınmasının, ve yeryüzünde sıcak/soğuk mevsimlerin bu yüzden oluşmasının hikâyesine gelince! Muhammed'in söylemesi şöyle: "Sıcak şiddetlendiği vakitte salât-i Zühru (namaz kılmayı) serinliğe bırakınız. Zirâ sıcağın şiddeti Cehennem'in kaynamasındandır. Nar-i Cehennem Rabbine şikâyette bulundu, ve: -'Yâ Rab, beni ben yiyorum. izin ver'- dedi. Allâhu Teâlâ da iki def'a nefes almasına izin verdi. Nefesin biri kışın, diğeri yazın. En çok marûz olduğumuz sıcak ile sizi en ziyâde üşüten zemherir (işte budur)" [Buharî'nin Ebû Hüreyre'den rivâyeti için, Diyânet yayınlarından bkz. Sahih-i Buharî Muhtasarı ... cilt 2, sh. 476 H. 321]
"(Mü'minler) Dikensiz sedir ağaçları, iç içe salkımları sarkmış muz ağaçları, uzayıp gitmiş gölgeler altında akıp çağlayan sular, alabildiğine çok, bitmemiş ve engelsiz meyveler arasında, yüksek döşekler üzerinde olacaklar. Biz o güzel gözlü kadınları (hurileri) yepyeni bir yapıda yarattık ve hepsini de kız oğlan kız yaptık. Hepsi erkeğine düşkün ve hepsi yaşıt..." (Vâkia süresi, âyet 28-37)
Reklam
Ne var ki Muhammed'in Kur'ân'a koyduğu hükümlere göre Tanrı'nın bu şekilde davranması biraz adâletsiz olmaktadır, çünkü Kur'ân'a göre Tanrı, dilediğini "imanlı" (yâni "müslüman") ve dilediğini de "imansız" (yâni "kâfır") yapandır (Örneğin Bkz. En'âm sûresi, âyet, 125). Üstelik "kayyûm"dur (K. Bakara 255); bütün yarattıklarının "idâresini" bizzat yürüten ve hepsini hesaba çekendir. Şu durumda Muhammed'in Tanrısı, hem kul'larını imansız kılıp hem de "imansızdırlar" diye cezalandırmak sûretiyle adâletsizliğin temsilciliğini yapmış olmuyor mu!
İbâdet görevini yerine getirmek ve öleceği an "Lâ ilâhe illa'llâh" demek sûretiyle kişi, yaşamı boyunca ne kadar büyük günah işlerse işlesin, doğruca Cennet'in nimetlerine ve hürî'lerine kavuşacaktır.
"Ey mü'minler! Kendilerine Kitap verilip de Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah'ın ve resûlünün haram kıldığı şeyleri haram tanımayan ve hak dîni (yâni İslâm'ı), din edinmeyen şu kimseler (Yehûd ve Nasârâ yok mu? İşte onlar) kendi elleriyle Cizye (getirip) zelîlâne verinceye kadar onlara karşı cihâd ediniz" (K. Tevbe sûresi, âyet 29). Görülüyor ki Yahudi'ler ve Hıristiyan'lar, İslâm şerâtı'nı din olarak kabul etmedikleri takdirde kendi elleriyle ve "zelîlâne" (aşağılanmış) şekilde kafa parası vermelidirler; aksi takdirde onlara karşı cihâd açmak gerekir.
"...Aksırığa Allah muhabbet eder... Esnemeyi de fenâ görür. Ey müminler! Sizin biriniz aksırıp Allah'a hamd ederse, onun Elhamdüli'llâh dediğini işiten her Müslüman Yerhamükellâh diye mukâbele etmek, aksıran mümin için hak olur. Esnemeğe gelince, şüphesiz o şeytandandır. Biriniz esnemek hali geldiğinde gücü yettiği derecede onu gidermeğe çalışsın. Çünkü biriniz esneyip (ha) diye ağzını ayırınca onun gafletine şeytan güler" (Muhammed'in bu sözleri için bkz. Diyânet yayınlarından Sahih-i Buharî Muhtasarı... Cilt 12, sh. 165, hadis no. 2014)
Reklam
Diyânet yayınlarında, Esma adındaki bir kadının şöyle konuştuğu yazılı: "Ben Abdullah'ı (Medine'de) doğurdum. Sonra (çocuğu Resûlullâh'a) getirdim de kucağına koydum. Bunun üzerine Resûlullâh bir hurma istedi. Onu çiğneyip çocuğun ağzına tükürdü. Bu suretle oğlumun midesine ilk giren şey Resûlullâh'un tükürüğü oldu. Sonra Resûlullâh hurma çiğnemini çocuğun damağına koydu. En sonra çocuğa duâ buyurdu, bereket ve şahadet temenni eyledi." [Diyânet yayınları, "Sahih-i Buharî Muhtasarı..., cilt 10, sh. 116 hadis no. 1558]
İslamın "hoşgörü" ve "barış" dini olduğunu söylerler ama, İslamdan başka din ve inanca yönelik olanları "kafir" ve "cehennemlik" saymaktan ya da İslam şeriatını eleştiri konusu yapanları dinsizlikle suçlamaktan geri kalmazlar. Akılcı eğitimden geçmedikleri için, onları bu kör inanışlardan ve davranışlardan kurtarma olasılığı pek yoktur.
"Allah ve Resulüne karşı savaşanların, ve yer yüzünde fesad çıkaranların cezâsı ancak (acımadan) öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyâda rüsvalığıdır. Onlar için ahirette de büyük azab vardır" (K. Mâide sûresi, âyet 34)
Güzel rü'yâ Allah'tandır; fenâ rü'yâ da şeytandandır. Biriniz korkunç, yâni karışık rü'yâ gördüğünde hemen sol tarafına tükürüp, üflesin, ve o rü'yânın şerrinden Allah'a sığınsın, 'Eûzu bi'llâhi mine'şeytani'r-racîm' desin. Bu sûretle o rü'yâ, gören kimseye zarar vermez" (Bkz. Diyânet Yayınları. Sahih-i. Buharî Muhtasarı... Cilt 9, sh. 58, Hadis no. 1358)
Reklam
10 milyon arap tek Türk etmez
İslâm'ın Türk'e düşman olduğunu, ve bu düşmanlığı Muhammed'in başlattığını, ve Arap'ın tarihî Türk düşmanlığının bundan kaynaklandığını biliyor musunuz
Tanrı sözleri olarak tanıtılan kitap, akıl ve mantık dışılıklardan gayri, önemli sayılmak gereken bir çok yanlışları da içermektedir
"İslâm'ın "hoşgörü" ve "sevgi" dini olduğunu söylerler ama, İslâm'dan başka din ve inanca yönelik olanları "kâfir" ve "cehennemlik" saymaktan, ya da İslâm Şeriatı'nı eleştiri konusu yapanları dinzislikle suçlamaktan geri kalmazlar. Akılcı eğitimden geçmedikleri için, onları bu kör inanışlarından kurtarma olasılığı pek yoktur."
epub
Bir hadis der ki:
"(Ey Müslümanlar!) ... Küçük gözlü, kırmızı yüzlü, yayvan suratlı Türklere karşı zaferler kazanmadıkça hüküm günü gelmiş olmayacaktır."
Kaynaklar: Buharî, Cihad 95, 96, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 62, (2912); Ebu Davud, Melahim 9, (4303, 4304); Tirmizî, Fiten 40, (2216); Nesâî, Cihad 42, (6, 45).
Şimdi geliniz birlikte, Diyânet İşleri Başkanı'nın, Hıristiyan asıllı Edison'un öbür dünyadaki durumu konusundaki soruya verdiği cevabı okuyalım: "Bu grup mucit kişiler hizmetlerinin karşılığını dünyada itibar, şöhret ve imkânlar görerek zaten alıyorlar. Ahiret yurdunda ebedi mutluluk ise müminler için vadedilmiştir. Ancak bütün kabiliyetlerine rağmen, gerçek dine ve tevhid inancına erişemeyen mucit ve zeki kişilerin durumu üzüntü vericidir... " (Bkz. "Hürriyet Gazetesi"nin 10 Mayıs 1998 tarihli nüshasının 9. sayfasında yer alan "İslamiyet diyor ki..." başlıklı söyleşi). Evet bu sözler, hoşgörü'den, insanîlik'ten, erdemlilik'ten (fazilet'ten) vs... söz eden, ve halkımızı din verileriyle eğitmekle övünen bir kimsenin ağzından çıkmakta. Görülüyor ki Diyânet Başkanı, Edison'un insanlığa büyük hizmette bulunduğunu kabul etmekle beraber, Müslüman olmayarak öldüğü için onun "ahiret yurdu'na" alınmadığını (yâni cehenneme atıldığını), bildirmekte, ve İslâm'a erişemeyen "mucid ve zeki" kişilerin durumlarının (cennet'e giremeyecekleri için) "üzüntü verici" bulunduğunu eklemekte. Hemen ekleyelim ki bu gerici zihniyet sadece ona değil, tüm İslâmcılara özgü bir şeydir.
240 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.