İşte orada çocukluğum, yatakta gecenin karanlığına sarılı, göğsünde o ağır taş, nefesi ince, esmer, beyaz; basbayağı görüyorum, hiçbir şeyin hiçbir yere gittiği yok. Nasıl da sımsıkı yumulu gözlerim, nasıl da terli avuçlarım. İnsan o an yıllar sonra kendinden bir yoldaşı olacağını bilemiyor. Bilse belki o kadar titremez karanlıkta