Adalet Cimcoz’a Mektuplar / 1945-1950

Nazım'ın Bilinmeyen Mektupları

Şükran Kurdakul

En Beğenilen Nazım'ın Bilinmeyen Mektupları Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Nazım'ın Bilinmeyen Mektupları sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Nazım'ın Bilinmeyen Mektupları kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nazım Hikmet
...yaprakları arslan pençeli çınarlar bin yıl yaşamakta kestaneler üç bin ve serviler beş bin sene ayakta kavaklar bile yedi yüz yıl yeşil ve beyaz hâlbuki biz ne kadar az yaşıyoruz, kardeşlerim ne kadar az yaşıyoruz ne kadar az. beygirle bir ayardayız henüz bu en mühim meselede hattâ onun kadar bile doyamıyor dünyasına, beygirden çok yük taşıyan çoğunluğumuz...
Sayfa 27 - broy yayınları ağustos 1987 üçüncü basımdanKitabı okudu
Peyami Safa 835 Satır’ın yayımlandığı yıl, Nâzım Hikmet şiirinin biçimsel özelliklerine değinirken şöyle yazar: “…O sadece ağlamayan, haykıran zekâsının malzemesini eski insanlıktan edindiği halde, çatısını yeni bir teknikle kuran, ona müstakbel dünyaların rengini veren büyük bir kalfa mimarıdır. En yeni binalarda kullanılan taşlar da bu dünya kadar eskidir. Nâzım bilir.”
Sayfa 86
Reklam
En Mühim Mesele
Yaprakları arslan pençeli çınarlar --------------------------bin yıl yaşamakta Kestaneler üç bin Ve serviler beş bin sene ayakta. Kavaklar bile yediyüz yıl yeşil ve beyaz- Halbuki biz -----ne kadar az yaşıyoruz, kardeşlerim, ----------ne kadar az yaşıyoruz, ---------------ne kadar az. Beygirle bir ayardayız henüz ---------------bu en mühim meselede, Hattâ onun kadar bile doyamıyor dünyasına -----beygirden çok yük taşıyan çoğunluğumuz. * Nâzım Hikmet Ran
Nazım'ın Bilinmeyen Mektupları
''Nâzım Hikmet'in Adalet Cimcoz'a yazdığı mektuplardan, elimizde bulunan otuz dokuzu Bursa Hapishanesi'ndeki son beş yılına tanıklık ediyor. 1945-1950. (..) İçerde de içindeki özgürlüğü duyanlardan Nâzım. Denizi, ormanları, şehirleri, yolculukları, eve dönüşleri, kadınları ile yaşamın uzağındayken bile, varlığının özünde saklı yaşamsal cevahir coşkusunu tazeliyor O'nun. Sevgi ve coşku.. Görülmemiş iki kaynak gibi, her koşulda -karamsarlıkta bile- birbirini tamamlayacak soluğunu güçlendirme nedeni olup çıkıyor. Sevgi, inançla birlikte, hem düşünsel, hem duygusal bir dünya kurmuş içinde çünkü. Kurulu düzenin olumsuzlukları, insanı yabancılaştıran etkilerden uzak bir dünya bu. O düzen ki, İkinci Dünya Savaşı'nın en zorlu, en çıkmaza düşüldüğü sanılan evrelerinde bile, Nâzım Hikmet'in kurduğu bu düşün ve duygu dünyasını karartmaya yetmiyor. Yitip giden milyonlarca insanın, yakılan kitapların, mahvolan şehirlerin acısını yüreğinde duyarak dünyasını korumasını biliyor. İlk hastalandığı günlerde, Mehmet Ali Cimcoz'a elyazısı ile yazdığı mektup bu direnci somutluyor bize: Hayat güzeldir, ümitlidir ve hapishanede de olsa, anginle de olsa aşk ve şevkle, bütün insanlıkla birlikte yaşanmalıdır. * Aynı günlerde yazdığı anlaşılan başka bir mektup da şu satırlarla bitiyor: Günler geçiyor dedim ya, bu sekiz sene hapislikte hiçbir şey öğrenemedimse sevmeyi, sabretmeyi, ümit etmeyi ve dünyayı olduğu gibi, ne fazla ne eksik görebilmeyi öğrendim. Böyle bir kazanç sekiz yıllık hapse değer. Şaka etmiyorum, sahi söylüyorum. Hadi güle güle ve güzel günlere.!''
Nâzım Hikmet, Adalet Cimcoz'a yazdığı mektuplardan ikisinde Mayakovski'den etkilendiği yolundaki savlara şöyle değinmiştir: * Ben Mayakovski'yi şahsen tanıdım. Bir kere, bir yılbaşı gecesi, bir şairin evindeki toplantıda kendisine takdim edildim. Sonra şiir okurken de dinledim, fakat hâlâ en az tanıdığım şair O'dur. Sonra
Benim bayram da bu suretle bitecek. Acısı şimdiden yüreğime düştü…
87 öğeden 91 ile 87 arasındakiler gösteriliyor.