Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz?

Selahattin Yusuf

Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz? Gönderileri

Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz? kitaplarını, Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz? sözleri ve alıntılarını, Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz? yazarlarını, Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan sanki hafızasının çok değerli bir parçasını vaktiyle bulunduğu bir yerde ama çok uzak bir yerde bırakmış da dünyaya gelmiş gibidir. Bilinci ne kadar gelişip kendi ne’liğinin farkına varırsa; kendinden koparılmış olan parçanın acısını da o kadar yoğun ve derinden duymaktadır.
Sayfa 123Kitabı okudu
Henüz mütevazı acayipliğin sofistike absürbe, yalın korkunun ilham verici dehşete, inancın zayıflığa, berrak güvenin verimli paranoyaya dönüşmediği 19. yüzyıl edebiyatından bahsediyorum ey okur, oku ve bir cep yap kendine şu çığrından çıkmış ülkede. Bir balon yap ve nefeslen azcık. Boğulacaksın yoksa bu siyanürlü kükürt dioksitten.
Reklam
Yaşamakla "bilinçli" olarak yaşamak arasında, yaşamakla-yaşamamak arasındaki kadar fark vardır.
Sayfa 125Kitabı okudu
Sheakespeare'in deyimiyle söylersek, dinler insana; "Yerde ve gökte olanlardan daha çok şey vardır." demektedirler. Üç büyük dinin üçünde de insan cennetten yeryüzüne kovulmuş, sürülmüş, düşmüştür. İnsan bu sebepten dolayı acı içindedir. Bu acı, insanın yine kendisinin dindirebileceği bir acı olmaktan uzaktır. İnsanın bilinci ne kadar gelişkin olursa olsun bu acının tamamını kavramaktan, hele hele onu kontrol altına alabilme yeteneğinden uzaktır. Olsa olsa onu hissedebilir, o kadar. Acı insanın en derin duygusudur.
Sayfa 123Kitabı okudu
"Bir fikir için yanmışsın kül olmuşsun ne çıkar; mademki o fikir senin kendi yangınından yükselmiyor."
Kendine bir gelecek edinse bile, onunla ne yapabileceği konusunda akıl yürütmekten ürken, yatalak bir üçüncü dünya ülkesinden yazıyorum. Geçmişinin tazyikiyle geleceğinin çıkışsızlığı arasında mahsur kalmış bir coğrafyadan yazıyorum. Sanatsız, fehmsiz edebiyatsız kalmış, çöküşünün estetiği bile doğru düzgün kurulamamış bir medeniyetin yeraltından yazıyorum.
Reklam
Sanatsız, fehmsiz, edebiyatsız kalmış, çöküşünün estetiği bile doğru düzgün kurulamamış bir medeniyetin yeraltından yazıyorum. Ama bir bilgenin deyimiyle; "yarısı hırsız yarısı polis, yarısı avukat yarısı savcı." Bir toplumun tam göbeğinden yazıyorum.
Zamanımızda en derin acılar, kendilerini ironi ile ifade etmek zorundadır.
Hiç tamamıyla susmuş bir kimse var mıdır acaba, merak ederim. Yani şu dünyanın bütün ''conventional'' ifade araçlarını elinin tersiyle bir kenara bırakarak, bütün alışılmış yollara sırtını dönerek kendi saf yolunda ilerleyen.
Reklam
Keşke biraz da Türk diline ve edebiyatına hakim olsa!
Orhan Pamuk' un görme yeteneği ve duyma gücü hakkında ciddi şüphelerim var. Ve onun kitaplarının söylediklerini, kehanet dinler gibi dinleyen on binlerce okuruna bir çift söz: André Gide, 'Dostoyevski' adlı kitabında Nietzsche' den bir alıntı yapıyor ve diyor ki; 'Doğuştan psikolog olan kimse, görmek için bakmaktan içgüdüsüyle kaçınır.' Pamuk, bence doğuştan romancıdır. Bu yüzden bakması görme' yi değil, elden düşme bir imge mühendisliğini besliyor.
Muazzam bir analiz bence *****
'Yaşamdan iğreniyordu' Nietzsche ve 'Kaderini seviyordu'. Ancak gel gelelim, onun sadece o kadınsız (Lou A. Solome) bir yaşamdan iğrendiği ve onsuz olmanın kaderine katlanmayı sevdiği şüphesi beni hiç bırakmadı. İnanmaya gelince; inanmak için yeteneksizdi ama nasıl inanılacağına ilişkin yol gösterici bir keşişti o. '' Bir fikir için yanmışsın kül olmuşsun ne çıkar; mademki o fikir senin kendi yangınından yükselmiyor.'' sözünün sahibi olarak, saf bir heyecan adamıydı. Gerçek bir imge ilahiyatçısıydı.
Son an bile lafımı sokarım :/
'' Bazen dudaklarını kımıldatır, gözlerini hafifçe aralayarak bir şeyler söylerdi. Ancak böyle nadir anlarda bile Nietzsche olduğunun bilincine varamadığını fark ederdim ve usulca ağlamaya başlardım. O zaman bana; 'Niçin ağlıyorsun Elisabeth mutlu değil miyiz?' derdi.''
Elisabeth Nietzsche, kız kardeşiKitabı okudu
Evet şiiri bıraktı Rimbaud. Bir gün aklına, şiiri ''saçma, iğrenç, gülünç'' bulmak geldi ve bir daha da gitmedi bu aklından. Şaka gibi duruyor evet ama gerçekten böyle oldu.
İyimserlikten, aklı başında bir şair yüzü kızarmadan söz edemez artık.
277 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.