En Beğenilen Nietzsche: Bir Ahlâk Karşıtının Etiği Sözleri ve Alıntıları
En Beğenilen Nietzsche: Bir Ahlâk Karşıtının Etiği sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Nietzsche: Bir Ahlâk Karşıtının Etiği kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
[...] tanrının ölümü artık elzem veya inanılır olmaktan uzaklaşmış bir tanrıya yapılan zoraki ibadeti anlatır ve daha önemlisi ahlakın doğal, ilahi veya rasyonel bir temeli olmadığının keşfedilmesini temsil eder. Bu, en azından tanrının öldüğünü ilan eden ve bu cinayeti tarihteki en büyük edim kabul eden (Şen Bilim 125) Nietzsche’nin delisinin görüşüdür. Nietzsche’nin delisi için tanrının ölümü ilk kertede bilgi ve yorumla ilgili sorular doğurmaz, daha ziyade öncelikle “tanrı olmaya” (ŞB 125) uygun o pek az sayıdaki insanın varolabilmesinin sarhoş edici olasılığını ve cesaret kırıcı zorunluluğunu doğuran ahlaki kriterlerin ezici yok oluşunu simgeler.
Kesin yargılarında diretmeye cesaret edenler kendi ayakları üzerinde durarak bu yargıları ispatlamalıdır; kendi kesin yargılarına saldıracak cesaretleri olup olmadığını öğrenmek isteyenlerse Nietzsche okumalıdır.
“Felsefenin kanunu”nu yaşamın içinde edimlerle fiiliyata geçirme çabasından vazgeçilmiştir. Onun yerine, âlimler halka sergilemek için, bir zamanlar görkem dolu günler yaşadığı halde şimdi soyu tükenmiş durumdaki felsefi öğretilerin iyi muhafaza edilmiş mumyalarının içini doldurma ve bunları süsleme görevini üstlenmektedirler.
Nietzsche’ye göre her zaman büyük çoğunluğu oluşturan, işinin ehli olmayanlar ve beceriksizler anıtsal tarih yazmaya çalışınca, geçmişin yüce imgelerini, örnek alınacak ve aşılacak modellerden ziyade tapılacak putlara dönüştürürler.
Nietzsche’ye göre yaratıcı faaliyetlerin bir sıradüzeni mevcuttur ve bu sıradüzende yapacağın en yüce şey kendini yapmaktır ve kendini var etmenin nihai şekli kendini tanrı yapmaktır.
Kısaca, Nietzsche’nin görüşleri eşit derecede ağır iki düşünce öbeği şeklinde birbiriyle yarışarak sürekli bir gerilim yaratır; birinci öbekteki görüşler uyarınca, dünya doğal, rasyonel veya kutsal bir düzenden yoksundur, ahlak insan yaratısıdır ve patolojidir, istenç hükümrandır. İkinci öbekteki görüşlerse, kozmosun anlaşılabilir bir mahiyeti vardır, tarih-üstü bir etik bir düzen mevcuttur ve bunlar hakkındaki bilgi sağlık, özgürlük ve asalet verir, diye ilan eder. Nietzsche’nin düşüncesine hayat veren ve hükmeden öğe, bu iki temel kesin yargı kümesi arasında yer alan ve çözümlenmeden kalan antagonizmdir.
Nietzsche'nin şiirsel bir ifadeyle belirttiğine göre, Dionysosca sanat insan dayanışmasını geliştirir, insanın doğaya yabancılaşmasını alt eder ve "gizemli ezeli bütünlüğü" (TD) görünür kılar.
Nietzsche'nin baştan çıkarıcı sorularıyla yüzleşmiş olmanın getirdiği cesaretle ve onun sorgulanabilir kesin yargıları tarafından yola getirilmiş olarak, kendimizi ve etrafımızdaki dünyayı daha parlak, daha keskin gözlerle göreceğiz. Nietzsche'nin cesur araştırmaları sayesinde gözlerini merakla açan bizler her şeye hazırlıklı olmalıyız: Hatta, kimbilir, kutsal ve unutulmuş toprakları tekrar keşfetmeye bile.