#okudumbitti #neokudum #neokumalı Kilise önüne bırakılan çirkin bir bebek, çingeneler tarafından annesinden koparılan güzeller güzeli bir kız, arzularına yenik düşen vefasız bir komutan ve bencilce seven kilise rahibinin bir akşam sokak tiyatrosundan sonra yoksulluk, aşk, yalnızlık ve adalet çerçevesinde birbirine dolanan duygu dolu, akıcı hikâyesini anlatıyordu. Yaşanan ters köşe kavuşmalara ve ayrılıklara bayıldım. Şahane bir eserdi. Tarihi dokusu ve satır altlarından sızan satirik kokusu çok hoşuma gitti.
Aşk ağaca benziyor, diye düşündü. Köklerini benliğinin derinliklerine gömüyor ve sonunda kalbini kırmak pahasına da olsa sürekli büyümeye devam ediyor. Ne yazık ki ne kadar mantıksızsa o kadar güçlü oluyor.
Aşk ağaca benziyor, diye düşündü. Köklerini benliğinin derinliklerine gömüyor ve sonunda kalbini kırmak pahasına da olsa sürekli büyümeye devam ediyor. Ne yazık ki ne kadar mantıksızsa o kadar güçlü oluyor.
Aşk ağaca benziyor, diye düşündü. Köklerini benliğinin derinliklerine gömüyor ve sonunda kalbini kırmak pahasına da olsa sürekli büyümeye devam ediyor.
Notre Dame'ın Kamburu pek çoğumuzun çizgi filmini küçüklükte izlediği bir kitap. Benim izlediklerimden aklımda en çok Esmeralda'nın güzelliği kalmıştı.
Esmeralda ne talihsiz bir kız. Olayların içinde saf bir aşk ve hatta biraz da hastalık derecesinde tutkular içeren bu kitapta ben en çok bu kıza üzüldüm. Annesizliği, yanlış adama olan aşkı, merhametli kalbi ve acı sonu ile hiç yüzü gülmeyen bu kızı gerçekten seven tek kişi Kuasimodo'ydu.
Ama o da maalesef en başta yapması gerekeni en sonda yaparak Rahip Frollo'ya dersini verdi. Yine de ona hiç itaat etmemesini isterdim. Tabi hayatı boyunca kendisine değer verdiğini düşündüğü tek kişi o olduğu için biraz da haklı. Ben de birbiriyle bağlı bütün bu olaylar içinde kim haklı kim anormal kararsız kaldım.
Yine de bana göre son derece romantik bir sona sahip olan bu kitapta idam cezasının doğurabileceği kötü sonuçlara dair de iyi çıkarımlar yapılabilir.