toplumdan uzaklaştıktan sonra yaşam amacının ne olduğu üzerine düşünmeye başlamış ve sonunda, yaşam amacının, varolma ufkunun kendi içinde olduğunu fark etmişti.
İki insanın sürekli bir arada olması kolay şey değildir. Birbirlerinin yalnızca iyi yanlarından zevk almaları, eksikleri yüzünden de birbirlerini yere çalmaları için her iki tarafın da büyük yaşam deneyiminin, sıcak yüreğinin, olgun birer mantığının olması gerekir.
"... Dayanamam diye korkuyorum. Mutluluğunuz benim için zavallı, boşa harcadığım hayatımı her an göreceğim bir ayna gibi karşımda olacağı için dayanamayabilirim... Böyle bir şeye katlanamam... Başka türlü de yaşayamam artık..."
“-Sanırım yaşamaya bile üşeniyorsun.
-Öyleyim sanırım.
-peki özellikle sevmediğin şey ne?
-Her şey. Bu aralıksız koşturma, sıradan tutkular, açgözlülükler, birbirinden üstün olma arzusu, dedikoduculuk, insanı baştan aşağı süzmeler...”