" 'Çok yalnızım, biliyor musunuz' dedim. 'Küçük yaşta alıştım bu yalnızlığa. Kişi bir kere yalnızlığın tadına varınca bir daha yakasını kurtaramıyor ondan. Ama yalnızlık da insanlar arasındayken güzel. Oysa benim kimsem yok.' "
Sanki herkese kırgınım, küskünüm. Sanki bütün ordularım bozguna uğramış, bütün silahlarım elimden alınmış, bütün cephelerde yenilmişim, tek başıma kalmışım. Kaçıp bir kovuğa gizlenmişim.
Kadınlar, biz erkekler gibi öyle kapalı, duygularını gizleyen yaratıklar değillerdir. Biz erkekler kadınlardan daha çok konuşuruz, yalan bile atarız. Gerçekleri gizleriz biz. Ama kadınlar değişiktirler. Duygularını pek açık etmezler ama gizleyemezler de. Onların içleri yüzlerine vurur.
Sıkılmak benim ülkemdir. Evet, insanın bir sıkıntısı olmalı aslında. Sıkılmayan, sıkılmayı bilmeyen insanları hiç sevmem. Ot gibidir onlar. Ne kadar da çokturlar, biliyor musunuz?
Sanki herkese kırgınım, küskünüm. Sanki bütün ordularım bozguna uğramış, bütün silahlarım elimden alınmış, bütün cephelerde yenilmişim, tek başıma kalmışım.
Ah, işte yalnızlıktı beni böyle yapan.Alıştığım bir şeydi yalnızlık, seviyordum yalnızlığı, onsuz edemezdim, ama ben yapayalnız olduğum kadar insansızdım da.
Bu kitapları kim bilir kaç kez okudum. Ama hiç bitmezler benim için, her zaman yenidirler, her zaman aynı tadı alırım onlardan. İlle de yeniden açıp başından başlamak da gerekmez. Benim okuyuşum, o çok sevdiğim, o çok inandığım kitaplardan birini elime alıp uzanmak, rasgele açtığım bir yerini yeniden okumaktır. Bazı kitapların bazı bölümlerini ezberlemişimdir. Hiç eskimezler benim için. Sanki hep yalancısıyım o sayfaların. Her seferinde de yeniden sarılırım okurken.
İnsan olarak, yaşama hakkını elinde tutan bir varlık olarak ölümü yakıştıramadım kendime orada. Zor olanı seçtim: Daha büyük sıkıntılara, acılara dayanabilecek bir yüreğim olduğunu fark ettim.
"Bende yedi çocuk iki de kız var," dedi.
Anlamamıştım.
"Yani dokuz çocuğunuz mu var?"dedim.
"İkisi kız," dedi."Oğlan yedi tane."
Bunlar kız çocuğunu çocuktan saymazlar desi arkadaşım.