Şimdi insanlar da gün boyu yaşadıkları olayları tıpkı ayak izleri gibi mazinin içine terk etmişlerdi. Yeni ayak izlerinin yaşatacağı yeni olayların bilinmezliği içinde. Kim bilir hangisi ertesi gün yaptığı planın içinde yer alamayacaktı.
İnsan bir şeyden ya da olaydan ne kadar korkuyorsa ilginç bir şekilde onu yaşıyordu mutlaka. Sanki korkular bir davetiye gibiydi. Neden mutluluklar ve istekler için aynı şey söz konusu değildi de olumsuzluklar için daha geçerliydi bu söz.
(...) Hayatta kalıp hayatla mücadele etmek gerekir diye düşünmüştü hep. Ama şimdi o da ölüme oldukça yakındı. Demek ki insan gerçekten ölümü düşünecek kadar çaresiz kalabiliyordu.
Hayatta kalıp mücadele etmek yerine, ölümü seçmek ona göre kolay bir yoldu. Hayatta kalıp hayatla mücadele etmek gerekir diye düşünmüştü hep. Ama şimdi o da ölüme oldukça yakındı. Demek ki insan ölümü düşünecek kadar çaresiz kalabiliyordu.