Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkmenler

Oğuzlar

Faruk Sümer

En Yeni Oğuzlar Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Oğuzlar sözleri ve alıntılarını, en yeni Oğuzlar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nâdir Şah, memleketi müstevli Afganlılar’dan kurtardığı gibi, aynı zamanda fâtih bir hükümdardı. Yüreğinde sıcak bir Türkmenlik duygusu taşıyordu. Diğer taraftan Iran Türklüğünü, Türkiye ve Orta-Asya Türklüğüne yaklaştırmak için mezhebi bir islahata girişmişti. Maalesef ölümü bu gayenin tahakkukuna engel oldu. Kaçarlar’a gelince onlar İran’da, iktidarın Türkler’den başka bir kavme geçmesine mani oldular. Kaçarlar da, kavmî şuura sahip bir Türk hanedanı idi. Onların da eski Türkmen hânedanları gibi, Oğuz eli’ne ve Oğuz boylarına ilgi gösterdikleri görülüyor.
Eski Türk ellerinde ve ordularında ikili düzenin değişmez bir kaide olduğu malûmdur. Oğuz elinde ve ordusunda da, görüldüğü gibi, bu kaide hâkimdi. Böylece el ve ordu ikiye bölünmekte, bunlara kol denilmektedir. Kollar da birbirlerinden sağ ve sol sıfatları ile tefrik ediliyor. Osmanlı İmparatorluğunda da sağ kol, sol kol adları verilen bu ikili düzen hem askerî, hem de mülkî teşkilâtta esaslı bir kaide olarak tatbik edilmişti. Türkler’de sağ kol, Moğollar’ın aksine olarak, daha şerefli sayılıyordu.
Reklam
Türkiye’de boyların başında bulunanlara da boy beği deniliyordu. Kavim gibi arapça’dan alarak kullandığımız kabîle kelimesi Türkçede hususiyle boy manâsını ifade eder. Boyları irsen idare eden reisler beğ ünvanını taşırlar. Oğuz ve Türkmen asilzâde sınıfını bu beğler meydana getirir. Yabgular ve sultanlar da beğler arasından çıkmıştır.
Müteakıb asırlarda imparatorluğun asıl dayanağı ve anavatanı olan bu ülkede bir taraftan kıtlıklar ve salgın hastalıklar, diğer taraftan da uzun süren harpler yüzünden açılmış olan yaralar bir türlü kapanmadı. Cezâyir, Tunus ve Tarablus gibi yerler için vakit vakit Anadolu’nun en babayiğit gençleri devşirilip götürülüyor, binlerce Türk genci
Celâlîlik
Celâlîliğin, Anadolu daki İktisadî sıkıntılar sonucunda zuhur ettiği açık bir gerçektir. Ancak bunun yanında çok gelişmiş olan devşirme ocağı ile Türk kavminin mahrum bırakıldığı siyasî haklarını elde etmek gibi bir gayenin de yer almış bulunduğu görülüyor. Türk kavmi askerlik ruhunu ve siyasî geleneklerini kuvvetle devam ettirdiği için onun İran
Ankara'lı olan Kalender-Oğlu 1592 yılında 80 kişi ile Celâlîlik yaptıktan sonra yoldaşlarının çoğu gibi beylerbeylerin yanında maiyyet çavuşluğu, mütesellim ve kethüdalık hizmetlerinde bulunmuş ve Cağala-Zâde Sinan Paşa’nın İran seferinde kendisine sancak beğliği verilmiş ise de sancağını elde edemediğinden tekrar Celâli olmuştu. O İç-İl’de bulunan diğer bir Celâli başbuğu Muslî Çavuş’a yazdığı mektupta Osmanİıyı fitneci, sözünde durmaz oİarak vasıflıyor ve Osmanlı’nın zulmü bir san’at haline getirdiğinden bahs ile “Üsküdar’dan itibaren bütün Anadolu’yu Osmanlıya feragat ettirmek” kararında olduğunu bildiriyordu.
Reklam
Kanunî’nin Nahçivan seferinden (1548) sonra 20 000 akçelik ve daha fazla gelir getiren dirliklerin kapıkullarına verilmesinin kanun haline gelmesi ile Türk sipahilerinin terakki imkânı ortadan kalkmıştı. En küçük askerî vazifeler için kullar veya onların oğulları tercih olunuyordu. Şayet bu vazifeler kullar veya onların oğulları tarafından
Malazgird savaşını takiğ eden 10 yıl içinde Türkler Adalar Denizi ve Marmara’ya, kadar olan yerleri fethettiler. Fakat asrın sonlarında başlayan Haçlı seferleri' sebebiyle başta Batı-Anadolu ve Marmara bölgeleri olmak üzere fethettikleri yerlerin mühim bir kısmını kaybedip Orta-Anadolu’ya çekilmek zorunda kaldılar. Haçlı seferleri dolayısıyla kuvvetlenen Bizans, Türkleri Orta-Anadolu’dan da atmak ümidine kapılmıştı. Ancak II. Kılıç-Arslan (1155-1192) 1176’da Bizanslılar’ı ağır bir bozguna uğratarak bu ümidi suya düşürdü. Türkler bu zaferden sonra yavaş yavaş Bizans aleyhine topraklanın genişletmeye başladılar. 1243 yılındaki Köse-Dağ bozgunundan önce kuzeyde ve güneyde denize ulaşılmış ve batıda da Denizli ve Kütahya ötesine kadar gidilmişti. Güney’de Çukur-Ova’daki Ermeni krallığı ise vergi ve asker vermeye mecbur edilmiş olmakla beraber, bu krallık, Haçlılar’ın desteği ile, yine Tarsus’tan Gâvur-dağlarına kadar uzanan bölgeyi elinde tutabilmiştir.
Has-Beğ
Azerbaycan ve Errân’daki Türkmen beğlerinin çoğu dirlik sahibi idiler. Bunlar oraların vâlilerine tâbi bulunuyorlardı; Gürcüler ile yapılan savaşlara daima katılıyorlardı. Azerbaycan’daki Türkmenler bilhassa Erdebil, Hoy, Urmiye ve Nahçivan yörelerinde yaşıyorlardı. Son büyük Irak Selçuklu hükümdarı Mes’ud (1134-1152), Azerbaycan’da. rastgeldiği
XII. yüzyılda, Türkmenler umumiyetle ya uçlarda ya da bu gibi yerlerde görülmektedir. 1135 yıllarında Fars ülkesinde Salgurlar, Huzistan’da da Avşarlar yaşamakta idiler.
340 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.