Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Toplu Eserleri 4

Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine

Arthur Schopenhauer

En Eski Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine Sözleri ve Alıntıları

En Eski Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine sözleri ve alıntılarını, en eski Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
''Çiçek yanıt verdi: Seni aptal! Görülmek için mi açtığımı sanıyorsun? Kendi zevkim için açılıyorum, başkaları için değil, çünkü hoşuma gidiyor. Aldığım zevk var olmaktan ve açmaktan ibaret''
Okurken bir başka kimse bizim için düşünür: Biz sadece onun zihin sürecini takip etmekle yetiniriz. Nasıl ki yazmayı öğrenirken talebe öğretmen tarafından kalemle çizilmiş çizgileri takip eder; okurken de tıpkı bunun gibidir; düşünme işinin büyük bölümü zaten bizim için bitirilmiştir. Bunun içindir ki kendi düşüncelerimizle meşgul olduktan sonra elimize bir kitap almak her zaman bizi bir parça rahatlatır. Fakat okurken zihnimiz aslında başka birisinin düşüncelerinin oyun alanından başka bir şey değildir. Ve dolayısıyla öyle olur ki çok fazla —yani neredeyse bütün gün— okuyan ve arada düşünmeksizin geçirilen eğlence yahut meşgale ile kendisini eğlendiren kimse, yavaş yavaş kendi kendine düşünme yeteneğini kaybeder.
Reklam
Her tarafta hüküm süren muazzam bir zemheri soğuğu. Ortalık mahşer yeri gibi. Kimsenin gözünün kimseyi gördüğü yok. Herkes kendi "ben"inin derdinde. Sözü edilmeye değmez şeylerle onu benzerlerinden ayrı kılarak tebarüz ettirmenin telaşında. Ve tebarüze kendiliğindenlik süsü vermek için o telaşı örtüp gizlemenin tasasında. Bu yüzden insanların "ben" dedikleri ve beyhude şeylerle bariz hale getirerek var ettiklerine inandıkları şeyin varlığı kılın ucunda. En küçük bir esinti onu düşürüp yerinden edebilir.
Akıllı adam her şeyden evvel ıstıraptan ve tacizden (harici sıkıntıdan) azâde olmak için çabalayacak, sessizliği ve boş vakti, dolayısıyla mümkün olan en az sayıda beklenmedik ve tehlikeli karşılaşma ile birlikte sakin, mütevazi bir hayatı arayacaktır; ve böylelikle sözüm ona hemcinsleriyle çok az bir ortak tecrübeyi paylaştıktan sonra, münzeviyane bir hayatı tercih edecektir, hatta eğer büyük bir ruha sahipse büsbütün yalnızlığı seçecektir.
Sıradan insanlar sadece zamanlarını nasıl harcayacaklarını düşünürler; herhangi bir yeteneğe sahip insan zamanını nasıl kullanacağıyla meşgul olur.
Zihnin hayatı sadece sıkıntıya karşı bir koruma, bir kalkan değildir; aynı zamanda can sıkıntısının tehlikeli neticelerini de savuşturur; bizi mutluluğunu bütünüyle dış dünyaya bağlayan insanın er geç karşılaşacağı kötü dostlardan, birçok tehlikelerden, felaketlerden, kayıplardan ve savurganlıktan uzak tutar. Benim felsefem sözgelimi bana beş kuruş bile kazandırmamıştır, ama beni bir sürü kayıp ve masraftan alıkoymuştur.
Reklam
Gerçek dünyada, her ne kadar mutlu, adil ve hoş olduğu ileri sürülebilirse de, her zaman sürekli karşı koymamız, üstesinden gelmemiz gereken çekim yasasının hâkimiyeti altında yaşarız. Fakat düşünce dünyasında çekim yasasının denetiminden kurtulmuş, düşkünlük ve sefaletten azâde, bedensiz ruhlar gibiyizdir.
Sayfa 140Kitabı okudu
Sıradan insan hayatının mutluluğunu "kendi dışında"ki şeylere, mala mülke, şana şöhrete, kadın ve çocuklara, dostlara, cemiyete ve benzerine bağlar, dolayısıyla bunları kaybettiği yahut hayal kırıklığına uğratıcı bulduğu zaman, mutluluğunun temeli çöker. Bir başka deyişle onun çekim merkezi "kendi dışında"dır; her heves ve arzuya bağlı olarak bu mütemadiyen yerini değiştirir. Eğer bayağı bir insansa, bir gün bu onun sayfiyedeki evi olacak, bir başka gün yeni satın aldığı atlar olacak ya da dostlara ziyafet vermek yahut seyahat etmek olacaktır- sözün özü lüksle, şatafatla dolu bir hayat... Bunun sebebi zevkini "kendi dışında"ki şeylerde arıyor olmasıdır. Kuvveti sıhhati gitmiş birisi gibi kaybettiklerini macunlarla ve ilaçlarla yeniden ele geçirmeye çalışır, oysa yapması gereken kaybettiklerinin hakiki kaynağını, kendi hayat gücünü geliştirmektir.
Bütün budalaların başına gelen en büyük bela fikirlerle ilgilenmemeleridir ve can sıkıntısından kurtulmak için sürekli olarak gerçekliklere ihtiyaç duymalarıdır. Fakat gerçeklikler ya tatmin edicilikten uzak ya da tehlikelerle doludur; üstelik ilginç olmaktan çıktıklarında yorucu hale gelirler. Fakat düşünce dünyası sınırsız, zararsız ve sakindir.
Eski klasik yazarların eserlerini okumak kadar zihni eğlendiren başka bir şey yoktur denebilir. Sadece yarım saatliğine bile olsa insan eline alır almaz, derhal soluklanıp ferahlar, arınır, ruhça yücelir ve dinçleşir, tıpkı bir dağ gölünün karşısındaymış ve ciğerlerini temiz havayla dolduruyormuş gibi. Kim bilir bu eski dillerin kusursuzluklarından ya da eserleri yüzyıllarca zarar görmeksizin ve dokunulmaksızın kalmış olan kafaların büyüklüklerinden kaynaklanır. Belki de ikisi birlikte bunda pay sahibidir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.