Hayatımızda yaşadığımız kısa anlar bizi nasıl şekillendirir? Günlük rutinimizin dışına çıktığımızda bir yabancıya mı yoksa huzur bulmuş bir insana mı dönüşürüz? Bulunduğumuz ortamlarda, yaptığımız işlerde, tavırlarımızda, düşüncelerimizde, gerçek bir istek, gerçek bir mutluluk, gerçek bir huzur var mı?
Stefan Zweig, Olağanüstü Bir Gece'de, her zamanki tarzıyla, küçük bir zaman diliminde geçen hikayede, karakterin kendini bulmasının her anını yaşatıyor.
Erdem, saygınlık, gösteriş ve aynı zamanda sıradanlık barındıran bir ortam içerisinde ruhu sıkılan bir adamın, bir öğleden sonra yaşadığı tuhaf olaylarla kendini bulmasını, hafiflemesini ve sanki yeniden doğmasını konu alıyor.
"İçinde yaşadığın hayata sığamıyorsan ya hayatını ya da kendini değiştir." Kitabı okuduktan sonra aklıma böyle bir cümle geldi :)
Son olarak, V. Van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosunu çok sevdiğim için, İş Bankası Kültür Yayınları'nın kitap tasarımında bunu kullanmasına bayıldım :) Benim için hem görsel hem içerik olarak güzel bir okuma oldu.