Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ölen Bir Kültür Üzerine İncelemeler

Christopher Caudwell

Ölen Bir Kültür Üzerine İncelemeler Sözleri ve Alıntıları

Ölen Bir Kültür Üzerine İncelemeler sözleri ve alıntılarını, Ölen Bir Kültür Üzerine İncelemeler kitap alıntılarını, Ölen Bir Kültür Üzerine İncelemeler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Düşüncesiz eyleme inanmak ilkelliği faşistlere özgüdür. Ancak burjuva aydınının hurafesi olan eylemsiz düşünceye inanmak da aynı derecede ilkeldir. Düşünce eylemden uzaklaştırıldığı anda eli kolu bağlanır -daha doğrusu hiçbir şey üretmeyen bir makine gibi işler durur- çünkü düşünce eyleme yardım içindir. Gerçi düşünce eylemi yönlendirir ama nasıl yönlendireceğini de eylemden öğrenir. Varlık tarihsel olarak ve her zaman bilme’den önce gelmelidir çünkü bilme, varlığın bir uzantısı olarak evrilir.
Sayfa 17
Düşüncesiz eyleme inanmak ilkelliği faşistlere özgüdür .
Reklam
tarlaların ve bitkilerin doğası, ekme ve ürün toplamadaki işbirliğinin bazı türlerini organizmaya dayatarak sabanın biçimini belirler.
Burjuva kültürünün ciddi şekilde hasta olduğunu söylemek için ille de Marksist olmak gerekmiyor.
Shaw’un ideal dünyası komünizm dünyası değil, Wells’inki gibi entelektüel samurayların zavallı sersem işçileri yönettiği bir dünya, yani faşizmin dünyasıdır. Özgürlüğün doğasını yanlış anlamış olan burjuva aydını, bu yanlış biçimlenmiş kavramdaki iç çelişkiler yüzünden uzun vadede özgürlüğün karşıtı olan faşizme sürüklenir.
Sayfa 19
Cinsel sevginin kendisi ekonomik ilişkilerle sürekli zenginleşip değişirken aynı zamanda ekonomik ilişkiler de sevgiden yeni bir sıcaklık ve karmaşa kazanırlar. Ekonomik gelişimin her evresine, cinsel sevgiye bağlı daha zengin, daha ince, daha duyarlı bir davranış örüntüsü karşılık düşer. Burjuva kültürü tutkulu sevgi, feodal kültür romantik ya da şövalyece sevgi, köleci Eski Yunan kültürüyse platonik sevgi çağıdır.
Sayfa 102
Reklam
Shaw, düşüncenin varlıktan çıktığı, insanın bilincini toplumsal ilişkilerini değiştirerek değiştireceği, değişimin toplumsal ilişkilerin altında yatan gerçek varlığın baskısıyla gerçekleştiği yolundaki temel doğruları örtük olarak reddettiği için propagandanın eylemden daha etkin olduğuna inanır. Wells gibi o da vaaz vererek dünyayı değiştirebileceğini zanneder. Ancak dünya hareket eder, gerçi vaazla da harekete geçirilebilir, ama onu hareket ettirecek vaazın dünyanın hareket yasalarına, eylemin yönüne göre hareket etmesi ve olayların özüne inebilmesi gerekir. Oysa burjuva aydını kendi mutlak doğru ya da adalet kavramının -bu etyemezlik, eşit gelir ya da aşı karşıtı kampanya yürütmek olabilir- dünyaya başarılı bir tartışmayla kabul ettirilebileceğini zanneder.
Sayfa 21
“İyi tanıdığınız bir kedinin yanına oturup elinizi, onun sizinkinden çok farklı yaşam ritmine uyum sağlamaya çalışarak üstüne koyduğunuzda, bazen kafasını kaldırıp, çıkardığı bütün öteki sözlerden farklı, yumuşak bir sesle sizi selamlayacaktır, onu. varoluşuna girmeye çalıştığınızı fark ettiğini göstermektedir. Işıktaki değişimlere sürekli uyum sağlayan gözleriyle bakar size de ona bakarsınız, eliniz hafifçe üstündedir.”
para, emeğin müziğidir. nesnel bir güzellik kazanır. emek, kendi içinde gitgide daha tatsız ve tiksindirici olurken para güzelleşir ve daha çok arzulanır. böylece kültürün toplumsal yönden tamamen çözülmesi gerçekleşir; bu çözülme de ( düşünsel ) çözülmeyle aynı nedenden kaynaklanır.
perili pınardan ve kavak sıralarıyla çevrili geniş vadiden uğurlanır giden cin iç çekişleriyle, çiçeklerle örülü dağılmış bukleleriyle, su perileri yas tutar sık ağaçların alacakaranlıktaki gölgesinde
Reklam
Spengler'in kaba biçiminde, ya da (burjuva uygarlığını "özgürlük idealinin" evrimi olarak açıklayan) Fisher'in ona verdiği garip biçimiyle mutlak idealizm, Hegel'in gösterdiğinden daha da yetersiz görülür ve mekanik maddecilikle karşılaştırıldığında burjuva düşüncesinin artan yoksulluğuna işaret eder. Tarihin çevresel "açıklaması", burjuva felsefesinde mekanik maddeciliğe, biyolojide yeni Darwinciliğe, psikolojide davranışçılığa karşılık düşer. Aynı şekilde amaçsal "açıklama", felsefede idealizme, biyolojide yeni Lamarckçılığa, psikolojide içgüdü ve horme (dürtü) okullarına karşılık düşer.
o halde insan bilinçliliği tarih için gerçek bir belirleyici öğedir; ancak her aşamada ekonomik üretim için toplumsal örgütlenmeyi insan bilinci üretmez, tersine ekonomik üretim için yapılan toplumsal örgütlenmedir insan bilincini üreten.
“İnsanlığın çocukluk çağı tüm çekici basitliği ve güzel masallarıyla beraber geçmiştir; artık kahramanlarının da büyüme zamanı gelmiştir.”
Sayfa 40 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Şarlatan kahramanla aynı zamanda ortaya çıkar, ilk bakışta ona benzer, o da aynı kuvvetlerden yaratılmıştır ancak onunla karşıt roller oynar. O bir Sulla, Kerensky, Hitler ya da Mussolini'dir. Hitler ve Mussolini de güçlerini Lenin'in aldığı kaynaktan, kapitalist toplumsal ilişkilerle üretici güçlerin gelişimi arasındaki gerilimden alırlar. Devrimlerin bildik cilvesiyle şarlatanlar önceleri yaratıcı ve koruyucu melekler, kahramansa yıkıcı güç gibi görünür. Rollerin tam tersi olduğu, şarlatanların insan enerjisini boşa harcayarak tüm toplumsal ilişkileri parçalayacakları, kahramanın ise tam da eski biçimleri sahneden silen eylemiyle yenilerini var edeceği ancak sonradan anlaşılır.
Metis YayınlarıKitabı yarım bıraktı
aynı şekilde yunanlılar da athena'nın zeus'un başından doğuşuna dair karşıt rivayetlerin çelişkileri hakkında tartışmış olabilirler. aslında onların tartıştıkları davranışın deneyimle değişmesi, ya da - daha pitoresk bir deyimle - bilgeliğin doğuşuydu. gerek athena gerekse zeus yalnızca simgesel masallar olduklarına göre böyle tartışmalar zaman kaybıdır. adler, jung ve freud da zamanlarının çoğunu tamamen aynı şekilde harcamışlardır.
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.