ıstırap verici bir düşüncenin kafana çakılıverdiği de olur: Yarın da, öbür gün de, daha birkaç yıl hürriyete kavuşana kadar hep böyle olacak… “Ne zaman bitecek bu? Ne zaman hür olabileceğim?” diye düşünür durursun.
“Belki yanılıyorum, ama herhangi bir kimse hakkında, yalnızca gülüşüne bakarak hüküm vermek kabildir bence; onun için hiç tanımadığımız birini gülüşü daha ilk karşılaşmanızda hoşunuza giderse, karşınızdakinin iyi bir adam olduğundan tereddüt etmeyiniz.”
Mahpusun benliğini korumak için gösterdiği her çaba suç sayılır; bu da ona mubah görülmüyorsa işlediği suçun ağır ya da hafif olmasının ne önemi olabilir?
Oysa tüm bunlar, ezilmiş, sindirilmiş bir insanın küçüm görülmeye, şerefsizliğe karşı duyduğu nefretin dışavurumundan, acılar içindeki bir ruhun başkaldırısından başka bir şey değildir; hatta böyle bir insandan beklenebileceklerin en azıdır.