Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kabir Hayatı

Ölüm ve Berzah Alemi

Ahmet Tomor

Ölüm ve Berzah Alemi Sözleri ve Alıntıları

Ölüm ve Berzah Alemi sözleri ve alıntılarını, Ölüm ve Berzah Alemi kitap alıntılarını, Ölüm ve Berzah Alemi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor: Yâsîn, Kur’an’ın kalbidir. Kim Allah’ın rızasını ve âhiret yurdunu talep ederek (orijinal harfleri ile Yâsîn’i) okursa, günahları bağışlanır. Onu ölenlerinize (ve ölmek üzere olanlarınıza) da okuyun. (Ebû Dâvûd - Nesâî - İbni Mâce)
Yüce Allah buyuruyor: Ey Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün beni, annemi, babamı ve bütün Mü’min’leri bağışla! (Rabbenağfir-lî ve livâlideyye ve lil-mü’minîne yevme yekûmü’l-hisab) (İbrâhim, 41) Her namazın son oturuşunda Rabbenâ âtinâ’dan sonra yukarıdaki âyet-i kerîmenin Arapça aslını okuyan kimse kendisi, annesi, babası ve hz. Âdem’den günümüze kadar gelip geçmiş trilyonlarca Mü’min’ler için dua eder ve kendisi de onların yani yüz bini aşkın peygamberin, milyonlarca evliyanın ve trilyonlarca Mü’min’lerin duasına ortak olur. Ne yazık, inandığı halde beş vakit namazı kılmayanlara ve trilyonlarca din kardeşinin duasından yoksun olanlara!..
Reklam
Gerçekte ana karnından dünyaya geldiğimiz anda, geriye sayım işlemimiz ve âhiret yolculuğumuz başlamıştı bile. Her an, her saniye hızla bu geçici dünyadan uzaklaşıyor ve âhirete yaklaşıyoruz. Bir gerçeği de unutmayalım! Biz ölümü unutsak da ölüm meleği Azrâil (a.s.) bizi unutmuyor ve Allah’ın (c.c.) takdir ettiği sayılı nefeslerimiz tükendiği an, yakamıza yapışıp tatlı canımızı alıyor.
Unutmayalım! Tevbe tatsız ve namaz zevksiz değil ki! Bir de tevbenin ve namazın tadına bakalım!..
Hani, nerede bizden önce bu fâni dünyada yaşayanlar; ölümü, mezarı unutup cicili bicili köşkler, saraylar yapanlar; sonra cicili bicili köşklerini, saraylarını bırakıp yer altındaki karanlık çukurlarda tek başlarına yalnız ve garip yatanlar? Bizler de birgün onlar gibi olmayacak mıyız?
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor: Sizden hiçbiriniz sakın ölümü istemesin. Çünkü eğer sâlih kimse ise, (yaşadıkça) sevabının artması umulur. Eğer günahkar kimse ise, (tevbe edip) Allah’ın rızasını kazanması umulur. (Buhârî)
Reklam
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor: Sizden her biriniz gideceği yeri (kabrini), hatta cennetteki ya da cehennemdeki yerini görmeden dünyadan çıkmazsınız (ruhunuz bedenden ayrılmaz). (İbn-i Ebiddünya)
Dünyadaki en kutsal kabristan ve en güzel kabir komşuları, hiç kuşkusuz binlerce sahâbenin, tâbiînin, tebe-i tâbiînin, evliyaların, âlimlerin, âşıkların ve sâlihlerin medfun olduğu Medine-i Münevvere’deki Cennet’ül-Bakî kabristanıdır. Ancak oraya gömülmek şans değil, kader meselesidir.
Son nefesimizde imanla ölmek, mezarda rahat yatmak ve o güzelim cennette Allah’ın (c.c.) seçkin kulları olan peygamberler, sıddıklar, şehitler ve sâlihler ile birlikte ebedî mutlu yaşamak için ölümü, kefeni, tabutu, mezarı çok hatırlayalım ve ölümden sonrası için en güzel bir şekilde hazırlanmaya çalışalım!
Bizler, bu fâni dünyada gerçekten garibiz ve yolcuyuz. Ruhlar âleminden ana karnına ve oradan bu fâni dünyaya geldiğimiz gibi dünyada da kalıcı olmadığımıza göre, doğumla başlayan dünya hayatımız birgün mutlaka ölümle noktalanacak; sonra kabir, mahşer ve sırat köprüsü derken yolculuğumuz ya cehennem ya da cennetle noktalanacak.
Reklam
İnsanın dünya hayatının en güzel bir şekilde sonuçlanıp iman ile ölmesine hüsn-i hâtime ve kötü şekilde sonlanıp kâfir olarak ölmesine de sû-i hâtime denir. Peygamberler hâriç, hiç kimse sekerât-ı mevt denilen can çekişme halinde ve son nefesinde nasıl öleceğini bilemediğinden, Allah dostları son nefeste şeytana aldanmaktan korkup ağlamışlar ve hiçbir zaman kahkaha ile gülmemişler.
Hayatları dertli, sıkıntılı geçenler; dünyada hiç gülmeyenler; huzursuz, mutsuz olanlar; haksızlığa uğrayanlar; geçim darlığı çekenler; sürekli hastalıklarla boğuşanlar ve yaşlılığında itilip kakılanlar bile, kesinlikle ölümü istememeli ve Allah’ın (c.c.) takdir ettiği vakti sabırla beklemelidir. Çünkü sabretmek şartıyla çektikleri her dertlerine ve her sıkıntılarına karşılık mahşer yerinde Allah (c.c.) onlara dağlar gibi sevaplar verince ve bu sevaplar mîzanın (tartının) sevap bölümüne konulunca, sevinçten coşacak ve “Allahım! Keşke dünyada bize daha fazla dert ve daha fazla sıkıntı verseydin.” diyecekler.
Son nefeste imanla ölen günahkâr Müslüman’ların kabir azabı, arkalarından gelen dualar ve çeşitli hayırlarla sürekli hafifler ve zamanla sona erer. Kâfirlere, münâfıklara ve ateistlere arkalarından dua etmek haram olduğundan, onlara hiçbir sevap gitmez ve kabir azapları da hiç hafiflemez.
Peygamber (s.a.v.) ashâbına, kabristana gittikleri zaman şöyle demelerini öğretirdi: “es-Selâmü aleyküm, Ey bu diyarın (kabrin) Mü’min ve Müslüman halkı! İnşâAllah yakında biz de aranıza katılacağız. Allah bizi de sizi de bağışlasın.” (Müslim - İbni Mâce - Nesâî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor: Mü’min’in dünyadan çıkışı (ölümü), bebeğin ana karnı gibi dar ve karanlık yerden aydınlık dünyaya çıkması gibidir. (Tirmizî) Ana karnı gibi dar, karanlık ve sıkıcı bir yerden dünyaya gelen yavrular, tekrar oraya dönmek istemediği gibi dünyada cennet sınavını kazanan ve kabirleri cennet bahçesine dönüşen ruhlar da tekrar dünyaya dönmek istemez ve kısa zamanda berzah âlemindeki yeni hayata uyum sağlarlar.
125 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.