Damla, üvey babasının vurduğu son tokattan sonra yine aynı şeyi hissetti. Vücudunda gezinen kirli eller ve karşısında ona saldırmayı bekleyen bir canavar! Damla öyle sesleniyordu sözde babasına:
“Canavar”
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın dediğimiz her gün, o yılanları besliyoruz. Başkasının derdini dert edindiğimiz gün toparlanacağız. Acaba o gün hangi gün?”
"Mira`nın yüzünde acı bir tebessüm belirdi. Nasıl da görmezden geliyorduk, gözlerimizi kapatıyorduk. Peki, sesleri duymuyor muyduk hiç? Vicdanımız bir gram bile sızlamıyor muydu ? Hep sunduğumuz bahaneler neredeydi şimdi? Tahrik mı etmişti öz babasını, mini etek mı giymişti ya da dar pantolon ? Peki, babası tutamamış miydi kendisini? On dört yaşındaki kızına saldıracak kadar tutamamış mıydı ? Peki, tahrik olmak birince tecavüz etme hakkını size doğurur muydu ? Tabiki De HAYIR."
"27 yıl. Çok geliyor değil mi? Belki o canavar orada ölecek ama yeter mi? Pınar 27 yıl geçse de bunu unutabilecek mı? Tabiki hayır. Binlerce tecavüze uğrayan ve öldürülen kadın gibi ,alınak hiçbir ceza bu acıyı,yükü hafifletmeyecek.
Damla üvey babasının vurduğu son tokattan sonra yine aynı şeyi hissetti. Vücudunda gezinen kirli eller ve karşısında ona saldırmayı bekleyen bir canavar! Damla öyle sesleniyordu sözde babasına : "CANAVAR"
Damla, üvey babasının vurduğu son tokattan sonra yine aynı şeyi hissetti. Vücudunda gezinen kirli eller ve karşısında ona saldırmayı bekleyen bir canavar! Damla öyle sesleniyordu sözde babasına:
“Canavar”
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın dediğimiz her gün, o yılanları besliyoruz. Başkasının derdini dert edindiğimiz gün toparlanacağız. Acaba o gün hangi gün?”