#okuduklarımdan
Uzay, insanlık tarihinin başlangıcından beri bireysel ve toplumsal olarak insanlığın hep ilgisini çeken bir konu olmuştur.
Bilimadamlarının ciddi çalışmalarının yanında, uzayla ilgili yapılan haberler, filmler, kitaplar ya da tv programları insanları kendine çekmeyi ve hep gündemde kalmayı başarmıştır.
Ben kendi adıma söyleyecek olursam eğer, bir kaç film izleyip, bazı haber ya da makalelere göz gezdirmenin dışında derin bilgiye sahip olduğum bir konu olmamasına rağmen, bir grupta tanıştığım yazarımız Uğur Ukut'un bu romanı sayesinde sanırım bundan sonra daha fazla ilgi alanım dahilinde olacak.
Romanın konusuna gelince;
2032 yılında Türk Uzay Araştırma Merkezi kendi ürettiği "Fetih" adlı uzay gemisi ile uzaya gidecek mürettebatı hazırlayıp fırlatmayı başarır. Verilen koordinasyonlar ile her şey yolunda gider. Beklenmeyen ise "Fetih" adlı geminin kaybolmasıdır...
Okurken merak başta olmak üzere, dostluk, özlem, dayanışma konularını da etkili bir anlatımla okuyucuya hissettiren yazarımızı da tebrik etmek gerekir. Orada konuşulan kendilerine özgü dile kadar düşünülmüş, akıcı, merak ettiren, özel ve güçlü bir kurguya sahip romanı, konuya ilgisi olanların yanında, ilgisi olmayanların da okumasını tavsiye ederim. Çünkü ilk sayfalardan itibaren konuya kendinizi kaptırıp, merak içinde sayfaları çeviriyorsunuz. Ama kitap bitse de konunun devamı Kıyamet Kızılı kitabında.