Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ömer Paşa

İvo Andriç

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İnan olsun, bu adamda Türklüğün zerresi yok!
Sayfa 31 - İletişim
Öfke ilerlemesine yardım ediyor, yürüyüş ritmini düzenliyor ve sanki gecenin içinde parıldayarak ona yol gösteriyordu.
Sayfa 148
Reklam
- Yeter! Bunu nobran bir tonla, emir verir gibi, istediğini ifade etmek ve arzularım dayatmak için en kestirme yolu seçen, tamamen doğuya özgü, karşısındakini hiçe sayan tavırla söylemişti. Bu söz, karşısında oturduğu ve varlığını unuttuğu ressamdan çok, içinde uyanan aydınlık ve karanlık anılara, kalp ritmindeki o sinsi çılgınlığa ve saatin madeni tik-taklarına yönelikti.
Sayfa 153
Türklerde kibir; kas veya silah gibi gerçek bir güçtü, açıkça bir savaş aracı olarak kullanılıyordu; başkaları üzerinde baskı kurmanın, anlan sömürmenin veya yok etmenin bir biçimiydi.
Sayfa 127
Saraybosna
Yağışlı bir güz, sert bir kış geçiren tüm kentler gibi, Saraybosna'da da nisan ayı gelir gelmez kendini hissettirmeye başlayan yaz mevsimi görkemli olur. Bu ayın yumuşaklığı başka yerlerde olduğu gibi rüzgarla dağılmaz veya erken bastıran sıcaklarla kuruyup gitmez; Saraybosna çukurunda dingin bir biçimde, bir çanağın dibindeymişçesine yavaş yavaş serpilir, gelişir, uzar ve herkes ondan yararlanabilir.; yaşamı daha güzel kılar, en azından kolaylaştırır.
Sayfa 9 - İletişim
Açlık -dünyayı böyle görüyor ve artık başka türlü göremiyordu- her canlının ezeli, ebedi eşiydi. İnsanın yeryüzündeki yazgısıydı ve ona karşı mücadele etmek çok zordu; üzerimize saldırıyor, bizi bir kaledeymişiz gibi kuşatıyor ve zaman zaman herhangi bir hileyle onu püskürtmeyi başarsak bile bu ancak eksik ve geçici bir kurtuluş oluyordu: Yiyip içerken tüm insanların beslemeye yetecek kadar gıda olmayacağını, açlık ve susuzluğun yolumuzu gözlediğini, her gün geri geldiklerini ve daha uzun süre onların pençesine düşmeyeceğimize fazla güvenmemek gerektiğini biliyorduk. Doygunluk, her türlü tehdite açık, sıradışı ve geçici bir haldi. Çoğumuz istediği kadar yiyor, belki ölünceye kadar da böyle yaşayacak; ama aç olan diğerleri hiç aklımızdan çıkmayacaksa, yarın biz de kendi parmaklarımızı kemirecek ve yazın sıcaktan kavrulan bir yolda ezilip kalmış bir tavuk gibi ağzımız susuzluktan bir karış açık kalacaksa ne işe yarar ki bu?
Sayfa 231
Reklam
(ORDU)Bu sözcük uzun süredir her yerde ve her tonda, ama çoğunlukla kısık sesle ve kaygılı bir havayla telaffuz edilir. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan, siyasetten, toplumsal kargaşa ve çatışmalardan tamamen habersiz kişiler bile sözcüğü böyle telaffuz eder. O güne dek görüldüğü türden, Bosna'da sözde manevralar yapan küçük bir nizami bölük ve teçhizatı yetersiz birkaç redif birliğinden oluşan o bildik "ordu"nun değil, masallardaki gibi savaşmaya ve öldürmeye, yakıp yıkıp yağmalamaya gelmiş, çatışmanın sonucu ne olursa olsun bir ülkenin ve o ülkede yaşayan insanların kaderini değiştirecek gerçek bir ordunun söz konusu olduğunun farkındadır çünkü herkes.
Sayfa 33
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.