Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Orta Doğu Tarihi

Karl E. Meyer

Orta Doğu Tarihi Gönderileri

Orta Doğu Tarihi kitaplarını, Orta Doğu Tarihi sözleri ve alıntılarını, Orta Doğu Tarihi yazarlarını, Orta Doğu Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1917'de, üç farklı hanedan Orta Arabistan'ın hakimiyeti için rekabete girişir. Henüz bir yıl önce Hicaz, İngiliz desteğiyle Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Arap ayaklanmasını ilan eden Mekke Şerifi Hüseyin tarafından idare edilmektedir. Savaş ağası İbn Raşid, Hail'de Türklere sadık kalmaya devam eder. Böylelikle Hüseyin ile Raşid'in asırlık düşmanı ve Necd'in idarecisİ Emir, İbn Suud'a karşı gelmiş olur. İbn Suud bu yarışta, elinde çekişmenin kaderini belirleyen çift tarafı keskin bir bıçak taşımaktadır: Vahabiler; yani uzun süredir öfke ve fanatizmleriyle nam salmış cihat savaşçıları!
Akıl olması gereken yerde ve kendindeyken Cehennemin cennetini cennetin cehennemine dönüştürebilir mi? Nerede olduğumun ne önemi var, eğer aynı olacaksam ... Cennette hizmet etmektense, cehenneme hükmederim
Reklam
Türkiye'nin 1914'ün sonlarına doğru I. Dünya Savaşı'na girdiği ve Orta Doğu tam bir "şova" dönüştüğü sırada da Lawrence, hava fotoğrafçılığı yardımıyla düşman hedeflerinin belirlenmesinde başı çeken ilk kişi olmuştur.
"Bilgelik, bir ev inşa eder; evin yedi sütununa şeklini veren ise evin ta kendisidir."
George Orwell, Gandi'yi işaret ederek, "Tüm azizlerin suç­suzlukları ispatlanana kadar, suçlu oldukları varsayılmalıdır." der.
Toplamda kırk bin civarında olan bu insanlar, önceden bugünkü Türkiye' nin güneydoğu dağlarında ikamet etmişler ve I. Dünya Savaşı sırasında Rus işgalcilerinin hain işbirlikçileri olarak görülmüşlerdir. 1917'de Rusya' nın askeri çöküşünün ardından Süryaniler, İngiltere tarafından işgal edilen Irak topraklarına kaçarlar ve burada da yabancı hakimiyetine karşı meydana gelen kaotik 1920 ayaklanması ile karşılaşırlar. Elbette ki, Süryani vergi mükelleflerinin ve milisierin İngilizlerin cephesinde savaşmaları, kaçınılmaz bir şekilde düşmanlığı besler
Reklam
1927'de Fırat Nehri civarında seyahat eden (ilerleyen sayfalarda tanıyacağımız) Glubb Paşa, Faysal yandaşlarının güç kazanmasını sağlayan 1920 ayaklanmasında rolü olan Şii aşiret liderlerinden biriyle karşılaşır. Glubb'un o günkü gözlemine göre, Irak'ın artık "bir hükümeti, bir anayasası, bir parlamentosu, bakanları ve memurları" vardır. O halde daha ne isteyebilirler? Aşiret lideri, acı bir ses tonuyla yanıtlar: "Evet, fakat hepsi yabancı aksanlarıyla konuşuyor!"Irak, Milletler Cemiyeti' ne katılımı üzerine dini azınlıkları koruma sözü verir. Ancak 1933'te Kral Faysal'ın ölümünün ardından Irak birlikleri, Musul'da yaşayan ve kadim bir cemaat olan Süryani Hıristiyanların katliamından, haklı olarak sorumlu tutulacaklardır.
Yerel ileri gelenler, malzemelerimizi nehrin üst tarafına taşımak istiyorsak, Türk bayrağını çekmemizin en akıllıca karar olacağını tavsiye ettiler. Bunun nedeni ise Türk bayrağının aşiretler tarafından saygı görmesiydi."Bell de konuya ilişkin şöyle bir değerlendirmede bulunmuştu: "Öyle sanıyorum ki, şu gerçeği göz ardı ediyoruz: bu ülke hakikaten geri kalmış ve henüz herhangi bir sistem oluşturulması mümkün olmayan aşiretlerden oluşuyor. Türkler onları yönetmediler; bizler ise yönetmeye çalıştık ... Ve başaramadık!
"Görmek zorundalar, burada olup biteni bilmek zorundalar. Dünya bütünüyle gözlerinin önüne serilmişken, duvardaki devasa yazıyı görmezden gelecek kadar kör olamazlar.
Eski Osmanlı topraklarının yönetim hakları, 1920 senesinin Nisan ayında San Remo'da parsellenmişti: Şöyle ki; Arabistan bağımsız kalabilecek, Suriye Fransızlara verilecek, Mezopotamya ve Filistin ise İngilizlerin olacaktı. Ardından Churchill'in "nankör yanardağ" diye nitdendiediği Irak, püskürmeye başlar. Milliyetçiler tam bağımsızlık arayışına girişieler ve Bağdat'ta, mayısta ramazan ayı boyunca, manda yönetimine karşı gösteriler düzenlerler. Bunun üzerine, Sünni ve Şii camilerinin her ikisinin de din adamları tek bir çağrıda bulunurlar: cihat!
50 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.