Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Orta Doğu Tarihi

Karl E. Meyer

En Eski Orta Doğu Tarihi Gönderileri

En Eski Orta Doğu Tarihi kitaplarını, en eski Orta Doğu Tarihi sözleri ve alıntılarını, en eski Orta Doğu Tarihi yazarlarını, en eski Orta Doğu Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
760 syf.
·
Puan vermedi
Kitap suanda bitti,farkli birazda ağir bir lisani var ama mihenk tasi diyebilirim ortadoguda kime gore ortadogu,lafini aytunc hoca yillar once soylemisti bizim olanin oyunlarla alinmasi sinsilikte acayip bir seviye diyebilirim yazar biraz daha yalın yazabilseydi muhtesem derdim
Orta Doğu Tarihi
Orta Doğu TarihiKarl E. Meyer · Akılçelen Kitaplar · 201613 okunma
Bu kitapta coğrafi konumu, zengin maden kaynakları ve atfedilmiş kutsallığı açısından büyük öneme sahip bir bölgenin tarihi anlatılmaktadır. Amerikalı deniz subayı Alfred Thayer Mahan tarafından adı konulan Ona Doğu, Asya ve Avrupa kıtalarını Mrika kıtasına bağlayan çok elverişli bir geçiş yoludur. Bölge, Arabistan Yarımadası' ndan başlayıp, Mısır ve İran koridorundan geçen ve Türkiye'de biten çöller ve dağlardan oluşur. Stratejik önemi o kadar büyüktür ki, Napolyon ve Hitler'in yanı sıra Büyük İskender ve Jül Sezar da bölge üzerinde egemenlik kurmak için çalışmışlardır. 1896 yılında Süveyş Kanalı' nın açılmasıyla bölgenin askeri açı­ dan önemi daha da anmıştır. Kırk yıl sonra, yer altında bir petrol okyanusunun olduğu anlaşılınca bölge tüm dikkatleri üzerine çeker. Il. Dünya Savaşı sırasında, ABD Dışişleri Bakanlığı uzmanları hayreder içinde, Basra Körfezi'ndeki petrole ulaşmanın Amerika' nın küresel rolünü sürdürmek açısından zorunlu olduğu sonucuna vardılar.
Reklam
Bölgede üç evrensel inanç sistemi ortaya çıkmış ve her üç inanç biçimi de kutsal kitaplarında, bir kurtarıcının (Mesih'in) geleceğini iddia etmiştir. Üstelik paradoksal olarak, her inanç biçimi kardeşlik ve barışı, merhamet ve alçakgönüllülüğü yüceltmesine rağ­men, inanan insanlar yüzyıllardır karşılıklı bir katliama girişmekten kaçınmamışlardır. Kutsal Toprakların gerçek görüntüsünün, adeta bir açık hava savaş tarihi müzesinden hiçbir farkı yoktur.
Kudüs'ün tarihi söz konusu olduğunda, İsrailli yazar Amos Elon'un hesaplamalarına göre, "Kutsal Şehir dört bin yıllık tarihinde, büyük bir yıkıma yol açan yirmi kuşatmaya ve iki kez topyekun imhaya maruz kalmış, on sekiz defa yeniden kurulmuş ve en az on bir defa da bir dinden diğerine geçişe sahne olmuştur." Bugün bile, ürkütücü bir şekilde, bu kutsanmış toprakların suikastçıları, belirli aralıklarla, özellikle de son yıllarda, İsveç'in Birleşmiş Milletler arabulucusu Folke Bernadotte (1948), Ürdün Kralı Abdullah (1951) ve İsrail Başbakanı İzak Rabin (1995) gibi barış yanlılarını kadetmeye devam ediyor.
Yükselmek için gittikleri diyarlara uyum sağladılar ve Temellerini sağlam kazdılar. Kendi kuşaklarından, Çok az hürmet gördüler Ancak düzlüğe çıkana kadar, Dağların kazandığından daha fazla itibar kazandılar.
1762 yılında kurulan ve kökleri Kuzey Almanya'ya dayanan Baring Brothers, tahviller yoluyla çok uluslu borç verme işinin ilk zamanlarına öncülük etmişti. 1818' e gelindiğinde Richelieu Dükü (18. Louis'nin Başbakanı Armand-Emmanuel De Plessis), hayretler içinde kalacak ve "Avrupada altı büyük güç var: İngiltere, Fransa, Prusya, Avusturya, Rusya ve Baring Brothers" diyecektir. Altıncı büyük güç, özellikle 1803'te, "Louisiana' nın Satın Alınması" na aracılık ettiği zaman, yeni kurulan Amerikan cumhuriyetini besledi:Napolyon'un yapmak zorunda kaldığı bu satış sadece 15 milyon dolar karşılığında Amerika' nın topraklarını iki katına çıkarmıştı.
Reklam
Chirol'e göre, Berlin-Bağdat demiryolu ve demiryolun Basra Körfezi'ne uzatılınası planları, İmparator Wilhelm'in Türkiye'yi "Almanya'nın dünya hakimiyeti için köprübaşı"olarak kullanma planının bir parçasıydı.
Afrikarika boyunca onun demiryolları ile birbirine bağlanan ''Afrika Birleşik Devletleri!" ''Afrika uzanmış hala bizi bekliyor," diye yazar: "Onu almak bizim görevimizdir. Daha fazla toprak elde edebilece­ğimiz her fırsatı değerlendirmek görevimizdir ve bu fikri istikrarlı bir şekilde göz önünde tutmalıyız. Çünkü daha fazla toprak demek, basitçe daha fazla Anglosakson ırkı; yani dünyanın sahip olduğu en yüce insan ırkı demek!"29 İlaveten "Anglosakson ırkı yaratmak, fakat tek imparatorluk altında'' cümlelerinden de anlaşılacağı üzere, Amerika Birleşik Devletleri ile gerçekle şecek bir birleşmeyi de uygun buluyordu. Bu "tüm savaşların sonu" anlamına gelecekti çünkü. Rhodes'a göre İngilizler, "dünyadaki en yüce ırk"tı ve dünyada ne kadar fazla yeri mesken tutarsa "insanlık için o kadar iyi olacaktı."Rhodes, gizli bir cemaatin kurulmasını de önermişti; tıpkı CIA' nin gelecekteki adam devşirme operasyonlarını andıran bir cemaat! Rhodes' a göre, böylelikle "Üniversitelere ve okulları­mıza yerleştirilen üyelerimiz, kendi yetiştirdikleri İngiliz gençliğini gözlemleyebilecekler." Bir kardeşler takımı -ki bunlar kendilerini adamış milyonerler olacaklardı- İngilizce konuşan insanları bir araya toplayacak ve dünya barışını "dünya zenginliklerini giderek kendilerinde toplayarak" sağlayacaklardı.Bu bağlamda, Oxford için verilen Rhodes Bursu' nun, başlangıçta İngiliz İmparatorluğu' nun beyaz çocuklarına, "Anglosakson" Amerikalılara ve aynı şekilde "Anglosakson" Almanlara verildiğini düşünsek, bu fıkirlerin nasıl somudaştırıldığını dagörmüş oluruz.
Lugard, 1892'de İngiltere'de iken, Başbakan Gladstone'un yeni liberal yönetimini, Uganda'yı ilhak etmek konusunda ikna edebilmek için bir kampanya yürütecekti. Coğrafya derneklerinde, kiliselerde ve şehir toplantılarında yorulmak nedir bilmeden konuşacak; The Times'da yaptığı gibi, "Hıristiyan Devrimi" yaşamış ve böylelikle İslam' ın yayılmasını engelleyebilmiş bir ülke olan İngiltere' nin, "tüm kıyıları garanti altına almakta'' hayati menfaati olduğunu savunacaktı. Fakat en büyük endişesi stratejik yöndendi. On yıl önce liberaller, Hindistan' a giden yolları korumak için gönülsüzce Mısır' ı işgal etmişler ve Gladstone'un öngördüğü gibi İngiliz gücü, Cape'in kuzeyinden ve batısından Mısır' ı ve Hindistan' a giden deniz yolunu korumak üzere, bu topraklara genişlemişti. Şimdi ise Mısır'ın eşiğindeki Uganda, İngiliz İmparatorluğu'nun büyük zincirinin bir sonraki hayati halkasına dönüşmüştü.
Liberallerin dönüşünü sağlayan şey, güçlü Avam Karnarası tartışması mı, yoksa Chamberlain' ın Yeni Emperyalizm politikasına kayması mıydı? Bu noktada şunu hatırlamak için konudan biraz sapmakta fayda var: Soğuk Savaş sırasında Amerika için uzay, astronodar ve ay roketleri ne demekse, İngilizler için de Victoria döneminin ortalarında Afrika, kaşifler ve Hıristiyanlık aynı şey demekti.
50 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.