Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralar

Kadircan Kaflı

Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralar Gönderileri

Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralar kitaplarını, Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralar sözleri ve alıntılarını, Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralar yazarlarını, Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralardan Alıntılar - 11
Şair ve büyük vatansever Namık Kemal, Osmanlı devletinin o zamanki halini görerek üzülüyor; tenkitler yağdırıyor, bu gidişle devletin batacağını, hattâ batmakta olduğunu haykırıyordu. Bir gün tanıdıklarından birisi ona sordu: — Hani ya, yirmi senedir bu devlet battı, bitti, öldü, diyordunuz ama görüyorsunuz ki hâlâ sağdır. Namık Kemal acı acı gülümsiyerek cevap verdi: — Canım, bu oduncu Mehmet ağanın cenazesi değil ki hemen kaldırıp gömsünler. Altı yüz yıllık bir devletin cenazesi yetmiş seksen senede ancak kalkar!.. Bu sözün söylenmesiyle Osmanlı imparatorluğunun yıkılması ve Türkiye Cümhuriyetinin kuruluşu arasında elli altmış sene geçmiştir ki, daha evvelki yirmi sene de ilâve? edilince, ‘ Namık Kemal’in tahmini doğru çıkar.
Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralardan Alıntılar - 10
1595 te Usturgun kalesinin müzakeresi için iki taraf elçileri bir Macar generalinin mezarı yanında buluştular. Avusturya murahhaslarından Palfi teşbihlerle konuşmayı seven bir adamdı; Türk elçilerinden tarihçi Peçevî İbrahim efendi de hazır cevap bir adamdı. Palfi bir aralık dedi ki: — Biz, müslüman milletini bir kutuya benzetiriz ki seleflerimiz onu açmağa cür’et edememişler. «Bunun içinde ne var?» diyenlere «bu top dolu yılan, çiyan, akreptir. Eğer bu kutu açılırsa bunlar memleketimize yayılır ve halkı sokar, öldürürler.» cevabını verirlermiş. Birbirinden işiterek buna inanmışlar. Bu kutu açılmasın, âlem benim zamanım da harap olmasın, diye her imparatorumuz bir kilit daha vurmuş. Şimdi lâzım oldu ve kutuyu açtık; meğer bomboşmuş! Yazık o itikatla geçen ömrümüze!.. Peçevî ona sordu: — Ya şimdi o itikatta mısınız ki selefleriniz bunu bilmemişler ve hata etmişler? — İtikadımız odur. — Selefleriniz yanılmamışlar; yanılan sizlersiniz. Zira siz henüz kutunun üzerindeki zarfı açtınız; kutunun kapağını açmadınız; bundan sonra açılırsa o sokucu mahlûkun zararını görürsünüz! Çok geçmeden Türk ordusu Eğri zaferini kazandı ve düşmanı darmadağın etti. Peçevî bu hâdise üzerine Palfi nin o sözleri hatırlamış olacağını yazıyor.
Reklam
Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralardan Alıntılar - 9
Lepant muharebesinde Osmanlı donanmasının uğradığı ağır yenilgi üzerine Venedik elçisi Barbaro sadrâzam Sokullu Mehmet paşayı ziyaret etti; maksadı onun sulh mu harp mi istediğini anlamaktı. Venedik elçisi Lepant zaferinin ehemmiyetinden bahsediyor; bir sene evvel kaybettikleri Kıbrıs adasını ağzına almıyordu. Sokullu Mehmet paşa ona şu cevabı verdi: — Son hâdisedenberi cesaretimizin ne derecede olduğunu görüyorsun. Lâkin sizin kayıplarınızla bizim kayıplarımızın arasında büyük fark vardır: Biz sizden bir krallık kadar olan Kıbrıs’ı almakla kolunuzu kesmiş olduk; siz ise donanmamızı mağlûp etmekle sakalımızı tıraş etmiş oldunuz. Kesilen bir kol yeniden bitmez, lâkin tıraş edilmiş sakal evvelkinden daha kuvvetli çıkar!
Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralardan Alıntılar - 8
Bir gün Kanunî Sultan Süleyman’a bir kadın geldi. Gece, herkes uyuduğu sırada, evinin soyulduğunu söyledi; şikâyet etti. Padişah sordu: — Peki ama, nasıl oluyor da o kadar derin uyudun ve hırsızların geldiklerini haber almadın? Kadın cevap verdi: —Biz sizi uyanık biliyorduk da onun için o kadar derin uyuduk. Padişah onu haklı buldu ve zararını ödedi.
Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralardan Alıntılar - 7
Yavuz’la İbni Kemal Mısır’dan gelirken yolda yanyana ve at üstünde gidiyorlardı. Bir aralık Ibni Kemal’in atı çamurlu bir su birikintisine bastı ve pis suları etrafa sıçrattı; Yavuz’un elbisesi boydanboya kirlendi. Böyle bir dikkatsizlik onu yapanın hayatına mal olurdu. Bunun için İbni Kemal telâş etti ve özür dilemek istedi. Yavuz onun sözünü kesti ve gayet saygılı bir tavırla: — Hocam, dedi, ülema atının ayağından sıçrayan çamur bizim için süstür. Vasiyet ediyorum; bu elbiseyi öldüğüm zaman tabutumun üstüne örtsünler! Öyle yapıldı ve hâlâ türbesinde bulunduğu rivayet edilir.
Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralardan Alıntılar - 6
Bir gün Fatih Sultan Mehmet’in karşısına bir derviş çıktı; mal ve saltanatının yarısını istedi. Padişah sordu: — Ne hakla? — Kardeş olduğumuz için! — Bu kardeşlik nereden geliyor? — İkimiz de Âdem peygamberin çocukları değil miyiz? Fatih ona bir altın verdi ve yavaşça dedi ki: — Bunu al, çabuk buradan uzaklaş; zira diğer kardeşlerimiz duyarlarsa sana bu kadar da düşmez.
Reklam
Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralardan Alıntılar - 5
Kazıklı voyvodanın sevgililerinden biri kendisini gebe zannetti; sevindi ve bunu efendisine söyledi. Voyvoda: —- Doğru söyleyip söylemediğini anlamak için şunun karnını yarınız! Dedi. Yardılar, baktılar ve zavallı öldü. Ancak Türk ordusu ve Türk padişahı bu canavarın daha pek çok olan zulümlerine son verdi.
Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralardan Alıntılar - 4
Fatih Sultan Mehmet bir harbe giderken asıl maksadını gizlemiye çok ehemmiyet verirdi. Ordu ile Karadeniz tarafına doğru yollanırken de Cineviz’lerin elinde bulunan Amasra üzerine mi, İsfendiyaroğulları’nın devletine son vermek için mi, yoksa Trabzon Rum imparatorluğunun ortadan kaldırılması için mi gittiği bilinmiyordu. O sırada ordu kadılarından biri öğrenmek istedi ve sordu. Padişah hiddetle şu cevabı verdi: — Eğer sakalımın tellerinden biri ne yapmak istediğimi bilseydi onu hemen koparır, yakardım.
Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralardan Alıntılar - 3
Çelebi Sultan Mehmet, Karamanöğlu Mehmet bey üzerine yürümüştü. Karamanöğlu mağlûp oldu ve oğlu «Mustafa Bey esir düştü. Padişah onu affetti, ancak bir daha Osmanlı’ya düşmanlık etmiyeteği hakkında söz istedi. Mustafa bey padişahın karşısında elini göğsüne bastırarak can ve gönülden dedi ki: — Bu can , bu tende iken Osmanoğullarma silâh çekmiyeceğime yemin ederim. Çelebi Sultan Mehmet ona âdet olduğu üzere davul, bayrak, atlar ve develer verdi. Mustafa ordugâhtan biraz uzaklaşınca koynundan bir güvercin çıkardı ve boğazını kopardı: — Bu can bu tenden çıktı; yeminim de kalmadı; bizim Osmanoğullarma düşmanlığımız mahşere kadardır. Dedi; orada otlamakta olan at sürülerini de alıp memleketine gitti. «Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu» sözü bu gibi hâdiselerden kalmış olsa gerek.
Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralardan Alıntılar - 2
Karaman beyi Mehmet bey, fırsattan istifade ederek Bursa’yı kuşatmış, Yıldırım’ın mezarını açtırarak kemiklerini ve civardaki camileri yaktırmıştı. Bu sırada bir gurup Musa Çelebi’ııin ölüsünü getiriyordu. Karaman beyi bunu görünce, Osmanlı ordusu geliyor, sandı ve kaçtı. Yakınlarından biri: — Osmanlı’nın ölüsünden bu kadar korkuyorsun, dirisini görsen ne yapacaksın! Dedi. Gayet şişman, hoş sözlü ve «Harman Danası» diye meşhur olan bu adamı Karaman beyi bir ağaca astırdı.
Reklam
Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralardan Alıntılar - 1
Timur Akşehir’e gittiği zaman Nasrettin hoca da orada bulunuyordu. Bir gün karısına: — Acaba Timur’a incir mi, ayva mı hediye etsem? Diye sordu. — Ayva götür, en güzel meyvadır. Nasrettin hoca kadın sözüyle hareket etmemek lâzım geldiğini düşünerek incir götürdü. Timur’un huzuruna çıkınca büyük Türk hükümdarı incirleri birer birer Nasrettin’in başına atti. Hoca her incir geldikçe: — Çok şükür!.. Diyordu. Timur’un tuhafına gitti; sebebini sordu. Hoca cevap verdi: " —- Eğer karımın sözünü dinleyip de ayva getirseydim çoktan başım yarılırdı!
Çelebi Sultan Mehmet, Karamanöğlu Mehmet bey üzerine yürümüştü. Karamanöğlu mağlûp oldu ve oğlu «Mustafa Bey esir düştü. Padişah onu affetti, ancak bir daha Osmanlı’ya düşmanlık etmiyeteği hakkında söz istedi. Mustafa bey padişahın karşısında elini göğsüne bastırarak can ve gönülden dedi ki: — Bu can , bu tende iken Osmanoğullarma silâh çekmiyeceğime yemin ederim. Çelebi Sultan Mehmet ona âdet olduğu üzere davul, bayrak, atlar ve develer verdi. Mustafa ordugâhtan biraz uzaklaşınca koynundan bir güvercin çıkardı ve boğazını kopardı: — Bu can bu tenden çıktı; yeminim de kalmadı; bizim Osmanoğullarma düşmanlığımız mahşere kadardır. Dedi; orada otlamakta olan at sürülerini de alıp memleketine gitti. «Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu» sözü bu gibi hâdiselerden kalmış olsa gerek.
80 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Kronolojik sıra esas alınarak, tarihi kaynaklar gözetilerek oluşturulmuş gülümseten bazen de hüzünlendiren rivayetler ve fıkralar. Osmanlı padişahlarından tutun Timur'a kadar birçok tarihi kişi bu fıkraların baş kahramanı, tarihe ilgi duyan duymayan herkesin keyifle okuyacağı bir kitap.
Osmanlı Devrinden Tarihi Fıkralar
Osmanlı Devrinden Tarihi FıkralarKadircan Kaflı · Yeni Mecmua Neşriyatı · 19436 okunma
Devletin Cenazesi
Hani ya, yirmi senedir bu devlet battı, bitti, öldü, diyordunuz ama görüyorsunuz ki hâlâ sağdır. Namık Kemal acı acı gülümseyerek cevap verdi: — Canım, bu oduncu Mehmet ağanın cenazesi değil ki hemen kaldırıp gömsünler. Altı yüz yıllık bir devletin cenazesi yetmiş seksen senede ancak kalkar!..
Şair Eşref
Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için, Gelmesin, reddeylerim billâhi öz kardaşımı. Gözlerim ebnayi âdemden o rütbe yıldı ki, İstemem ben fatiha, tek çalmasınlar taşımı...
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.