1300-1700

Osmanlı Dünyası ve Avrupa

Daniel Goffman

En Beğenilen Osmanlı Dünyası ve Avrupa Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Osmanlı Dünyası ve Avrupa sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Osmanlı Dünyası ve Avrupa kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İlk sultanlar hem siyasal amaçlarına ulaşmak, hem de çocuk sahibi olmak için evlenirken, 14. yüzyılın sonlarında hükümdar, cinsel ilişkiye yer vermeyen evlilikler yapıp, cinsel ilişkisini köle cariyelerle sınırlamaya başladı.
Osmanlı hükümeti şeriata öncelik tanıyordu. Bununla birlikte, şeriat imparatorluktaki tek yargı yapısını oluşturmuyordu. Ermeni, Ortodoks Rum ve Musevi Osmanlı cemaatlerinin tümü kendi mahkemelerini kurmuşlardı ve cemaat üyelerini kendi dini kurallarına göre yargılıyorlardı;
Reklam
"Osmanlı dünyasında Hristiyan dünyasından kaçmış binlerce dönme varken, Hristiyan Avrupa'da Islâm dininden dönenlere hemen hemen hiç rastlanmıyor."
Kapitülasyon anlaşmaları yalnız yabancıların kendilerini değil, onların hizmetindeki yeniçeri korumalarını, kapıcılarını ve tercümanları da kapsıyordu. 17. yüzyıl başlarında, Galata’daki yabancı topluluğundan sorumlu Osmanlı yöneticileri, buradaki yabancılar sanki korunmasız Osmanlı kullarıymış gibi onlardan sürekli cizye toplamaya kalkıştılar. En azından 17. yüzyılın ilk yarısı boyunca aynı devlet görevlileri, İstanbul’un çarşılarında dükkân kiralayan Venedikli ve Fransız tüccarları “zimmi” sınıfına sokmaya çalışıp durdular.4 Bu tür davranışlar yabancı toplulukların kendi kendilerini yönetme uygulamasını tehdit ediyordu kuşkusuz. Bununla birlikte, Osmanlı devlet görevlilerinin niyeti rüşvet almak değildi, yasalara aykırı davranmıyorlardı. Niyetleri, ne mallarını zorla almak, ne onları dışlamak, ne de dinlerini değiştirtmekti. Seçtikleri yöntemler daha ziyade, bu uzun süreli konukların dinsel ve sivil özerkliklerini yok etmeden, İslam hukuku uyarınca, siyasal bakımdan Osmanlı toplumuyla bütünleştirmek üzerine kurulmuştu
Birçok tarihçi Kanuni sonrası Osmanlı dünyasını gerileme dönemine girmiş olarak betimlemiştir. Bu gerilemeyi açıklarken, büyük ölçüde askeri alandan kanıtlara dayanırlar. Sık sık iddia edilen şudur: Osmanlı donanması İnebahtı’daki ağır yenilgiden (1571) sonra bir daha ne eski gücüne, ne de eski saygınlığına kavuşabildi; Osmanlı ordusu da, Habsburg ve Safevi imparatorluklarıyla, 16. yüzyılı kapatan ve yenensiz-yenilensiz Zitvatorok Antlaşmasına (1606) yol açan uzun savaşların ardından bir daha hiçbir zaman eski dayanıklılığına ve yırtıcı savaşkanlığına ulaşamadı. Buna bağlı olarak, geliştirilen sava göre, 17. yüzyıldan başlayıp 19. yüzyılı da kapsayan dönem boyunca Osmanlı tarihini ödün verme, geri çekilme ve yeniden mevzilenme şekillendirmiştir. Gerçek ise, elbette, bu betimlemenin ortaya koyduğundan çok daha karmaşıktı. Özellikle 17. yüzyılda, imparatorluğun pek çok bölgesi ve kesimi iktisadi bakımdan gelişti; yenileşme ve bürokratikleşme o güne dek görülmemiş bir siyasal istikrar sağladı; hatta askeri alanda bile Osmanlılar bazı dikkate değer başarılar yaşadı.
Bu karışıklık yıllarında imparatorluk ayrıca din baskısından kaçanların sığınağı oldu. Örneğin, Fransa'dan zorla sürgün edilen Huguenotların bir kısmı XVII. yüzyıl ortalarında İstanbul'da kaldı ve İngiltere'de Cromwell'den kaçmış bazı Anglikan din adamları, Quaker mezhebi mensupları, Anabaptistler ve hatta Katolik Cizvitler ve Kapuçinler İmparatorluğa yerleştiler ve topraklarında dolaştılar. Böyle eklektik bir Hristiyan karışımına bakınca Batı Avrupalı dinsel muhalifler için kolonyal dönemdeki tek sığınağın Kuzey Amerika olmadığı akla geliyor.
Reklam
Geri13
40 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.