Osmanlı Gerçeği

Erdoğan Aydın

En Eski Osmanlı Gerçeği Gönderileri

En Eski Osmanlı Gerçeği kitaplarını, en eski Osmanlı Gerçeği sözleri ve alıntılarını, en eski Osmanlı Gerçeği yazarlarını, en eski Osmanlı Gerçeği yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlı üzerinden Türkiye toplumunu ikinci bir özümsemeye (asimilasyona) uğratmaya çalışanlar, büyük avantaja sahip olduklarının da bilincindeler. Ancak bu galibiyetin tıpkı Osmanlı'da olduğu gibi halk ve ülke açısından ciddi bir faturası var. Osmanlıcılık yükseldikçe haklın hak ve özgürlüklerinin gerilediği özellikle anımsansın. Üstelik Osmanlılıkta kendini bulan, yani hayallerini ancak tarihin derinliklerinde, üstelik kendilerini ezmiş olanların kimliğinde bulan bir halkın bugünü ve geleceğin Osmanlı döneminden farklı olması düşünülemez. Osmanlı'ya öykünmek demek, kendimizi reaya düzeyine indirmeyi bir erdem haline getirmek, tebaa olmayı içselleştirmek, bizi fikrimizi bile sormadan kayıtsız şartsız yönetecek, padişahvari yöneticilere ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini emanet etmek demektir.
İlk Osmanlı toplumunda iktisat işlevi algılanmıyordu. Daha doğrusu savaşçılık işlevi, onu içerip eritmişti. Yani emek vererek üretmek gibi bir anlayış yoktu. Ayrıca, üretilen malı üretenden gasp etmek, üretmekten daha kolaydır..
Reklam
Esasen Osmanlı'nın ilk dönemlerinde, iktidarda temsil edilen dinsel anlayış alabildiğine gevşek ve kurallardan uzaktır. Nitekim Orhan Gazi tarafından, Bursa'nın zaptında büyük himmeti ve askeri coşturarak zaferde katkısı olan heterodoks derviş Geyikli Baba'ya bir kısım arazi ile iki yük şarap ve iki yük rakı verilmesi hususu son derece dikkat çekicidir..
Şeyh Bedrettin, dinlerin eşitliği ve devlet sisteminde hristiyanlarla ilişkilerin düzeltilmesi görüşünü savunuyordu. Beyazıt'ın haraç ideolojisi de, Musa'nın gazilik fikri de tamamen olumsuz düşüncelerdi. Bedrettin, geniş çaplı bir hoşgörü düşüncesiyle, Türkler ve yerli halk arasında bir kaynaşma sağlamak istiyordu. Dinlerin eşitlik ilkesini bu amaçla yayıyordu. Ancak burada sadece dinsel alandaki ayrımcılığın değil, siyasal alandaki ayrımcılığın da terk edilmesi söz konusuydu. Yenenler ve yenilenler yeni bir devlet sistemi içinde kaynaşmış bir toplum oluşturmalıydılar. Şeyhin öngördüğü böyle bir toplumda dinsel ve etnik sınırlar kalmayacaktı..
Sayfa 141Kitabı okudu
Osmanlı dönemi halk direnişinin en önemli simgelerinden olan Pir Sultan Abdal, işlediği konuların zenginliği ve söyleminin gücü ile özgün bir ozandır. Pir Sultan emeği kutsar ve cennetin dünyada aranması gerektiğini anlatır. Pir Sultan Abdal geleneği bize, değiştirilmesi istenen düzenin yerini alacak, özlenen, uğrunda savaş verilen toplum düzeninden de çizgiler verir. Bunların en belirlisi, elinde hak ve adalet kılıcı taşıyan, yaşadığı yere bolluklar ve şenlikler getirecek olan bir güçlü varlık düşüdür..
Sayfa 179Kitabı okudu
Celali isyanlarının sonucunda Anadolu köylüsü, salt maddi olarak değil, psikolojik olarak da ciddi bir şekilde örselenecektir. Daha önceki Kızılbaş kırımlarından sonra yaşayacağı bu ikinci ezilme dalgası ile Anadolu halkı bu isyandan, daha önce adeta gelenek haline getirdiği, devlete ve egemenlere karşı kendi hak ve özgürlüklerine sahip çıkma ve isyan etme iradesini büyük oranda yitirerek çıkacaktır. Bu anlamda Celali İsyanlarının en temel sonucu, halkın bir sivil toplum gücü olarak sonraki süreçte işlev görebilme refleksi ve özgüvenini yitirmiş olmasıdır. Bu durum diğer faktörlerle birlikte, günümüze kadar gelen demokratikleşememe problemimizin de önemli bir nedeni olacaktır..
Sayfa 198Kitabı okudu
Reklam
Geri15
60 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.