Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Cihan Devleti

Osmanlı Tarihi Kayı 2

Ahmet Şimşirgil

Osmanlı Tarihi Kayı 2 Gönderileri

Osmanlı Tarihi Kayı 2 kitaplarını, Osmanlı Tarihi Kayı 2 sözleri ve alıntılarını, Osmanlı Tarihi Kayı 2 yazarlarını, Osmanlı Tarihi Kayı 2 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fetih sırasında İstanbul'da bulunan İtalyan Zorzo Dolfin onun için şöyle demektedir: "Sultan Mehmed çok az gülerdi. Zekası, daimi bir çalışma halindeydi. Çok cömertti. Her işte fevkalade atılgan, hatta cüretkardı. Seçtiği hedeflere erişmek için çok ısrar ederdi. Soğuğa, sıcağa, açlığa, susuzluğa tahammüllüydü. Kesin konuşur, kimseden çekinmezdi. Zevk ve sefadan uzaktı. Türkçe, Yunanca ve Sırpçayı çok iyi konu­şurdu. Her gün bir müddet okurdu. Roma tarihi, başka devletler tarihi, Laerce, Tite-Live, Herodot, Quinte-Curce, Papaların, Alman imparatorları ile Fransa ve Lombardiya krallarının vakaları okuduğu tarihler arasında idi. Avrupa'daki bütün devletleri tanırdı. Özel­likle İtalyanın coğrafyasını en ince noktasına kadar bilirdi ve bir Avrupa haritasını yanından ayırmazdı. Askeri ve coğrafi ilimlerle isteyerek meşgul olur, araştırmalar, incelemeler yapardı. Tabiiyeti altında bulunan ülkelerin adet ve şartlarını devletin ve bölgenin menfaatlerine kullanmakta maharetliydi."
Sayfa 294 - KTB YayınlarıKitabı okudu
Öte yandan kanunnamede bu uygulamanın nizam-ı alem için yapıldığı belirtilirken, devrin kaynaklarında meşruiyeti göster­mek bakımından şu hukuki prensipler veya siyasi gerekçeler göze çarpmaktadır. Fitne adam öldürmekten daha kötüdür. Umumi bir zararı def edebilmek için hususi bir zarar tercih olunur. Bir kafeste iki aslan, bir kında iki kılıç olmaz. Kangren olan kolun kesilmesi bütün vücudu kurtarmak için zaruridir. Bütün bu ifadeler ve hükümler, devlet bütünlüğünün parçalanmasına, binlerce Müslüman'ın ve askerin ölümüne, köy ve şehirlerin felaketine ve cihat hizmetinin durmasına yol açacak olan kardeş kavgalarının önüne geçebilmek için bir veya birkaç kişinin ortadan kaldırılmasını gerekli kılıyordu.
Sayfa 286 - KTB YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Fatih Sultan Mehmed, alim, derviş ve şairlerle şakalaşmaktan hoşlanır, hatta onların bazı garip telakki edilebilecek tavırları ve sözlerini dahi müsamaha ile karşılardı. Nitekim rivayet ederler ki bir gün suret değiştirip (tebdil-i kıyafet) giderken, bir derviş kendisini tanımış, yanına varmış ve: "Allahu Teala Hazretleri yüz yirmi dört bin peygamber yarattı. Ol peygamberlerin her birinin aşkına bana bir akçe ver" demiş. Sultan Mehmed görmüş ki dervişin istediği parayı vermek güçtür. Gülerek: "Hoş sen ol peygamberlerin her birinin bir bir adın söyle ben de akçeleri vereyim" dedi. Derviş bunca peygamberin adını nereden bilecekti. Ancak on-on beş tanesinin ismini söyleyebildi. Daha fazla söylemeye kadir olamayınca Fatih dahi akçe vermekten kurtuldu.
Sayfa 276 - KTB YayınlarıKitabı okudu
"Fatih Sultan Mehmed soğukkanlı ve cesur idi. Bu özelliğinin en güzel misalini, Belgrad muhasarası sırasında, askerin gevşediğini gördüğü zaman önlerine geçip düşman hatlarına girerek gösterdi. İstanbul muhasarasında da donanmanın başarısızlığı yüzünden atını denize sürmesi bu cesaretinin büyük bir örneğidir." Çok merhametli ve müsamahalı idi. Kendisine elli gün muka­vemet eden ve birçok Müslüman'ın şehit edilmesine sebep olan İs­tanbul şehri ve onun sakinleri hakkında gösterdiği merhamet, aklın alamayacağı genişliktedir. Halbuki o devir Avrupa'sında muzaffer bir kumandan, zaptettiği şehrin halkına görülmedik zulüm ve işkence yapmakta kendini haklı görürdü. Fatih vicdan hürriyetine büyük kıymet verirdi. Gayrı müslim tebaasının din ve mezheplerine asla dokunmadı, herkesi vicdani inanışında serbest bıraktı. İstanbul'un imarında ücret karşılığı kullandığı Rum esirlerine, biriktirdikleri paralarla hürriyetlerini satın alma imkanını sağladı. Bu müsamaha o devir dünyasının hayalinden bile geçirmediği bir olgunluk eseri idi. Batılıların iddialarına göre şehre giren Türkler, mabetleri yık­mışlar veya yakmışlar, hiçbir şey bırakmamışlardır. Halbuki bunları yıkan ve yakan yine kendileridir. Bizanslılar surlarda açılan gedikle­rin tamirinde kullanılmak üzere yüzden ziyade kilise yıkmışlardır.
Sayfa 270 - KTB YayınlarıKitabı okudu
Hoca Sadeddin Efendi de, sefer için Üsküdar yakasına geçen Fatih’in o günlerde vücudunda bir kırgınlık olduğunu, fakat buna rağmen sefere koyulduğunu söyler. Üsküdar’da birkaç gün kaldıktan sonra Gebze’ye doğru yola koyulduğunu ifade ettikten sonra; Tekfur çayırına gelip konduğu gün, hali iyice sarsılmış, ağrıları da epeyce artmış bulunuyordu, der. Ve bu ağrıların Onu ölüme götürdüğünü fark ettiğini şu sözleriyle ima eder: “Yaşamdan kalan son ve kısa an içinde kandildeki yağ tükenmek üzere iken, kelime-i şahadet getirmekle zamanını geçiriyordu. Böylece Allah’ın hoşnutluğuna ulaşmak umudunda olup, cihan saltanatından göz yumup değeri ölçülemeyen o tatlı can kuşu, illiyîn makamlarını seyre dalmış, kutluluk bahçelerinde kanat açmakla irci’î –bana dön- fermanına uymuş böylelikle de devleti güneşi sönüp batmıştı”.
Sayfa 266 - KTB YayınlarıKitabı okudu
Ancak Fatih öncelikle Uzun Hasan seferinde iken Venediklilerle işbirliği eden Karamanoğlu Kasım Bey beyliğinin bazı kalelerini (Ermenek, Silifke, Sığın, Korku, Develi hisar vb.) tekrar ele geçirip Karamanoğulları meselesine son vermek istiyordu.
Sayfa 229 - KTB YayınlarıKitabı okudu
Reklam
SEN VİLAYET YIKMAYI PADİŞAHLIK MI ZANNETTİN?
Fatih ise seferlerinde uyguladığı gizlilik prensibini ilk kez çiğniyor ve Uzun Hasan'a mektup göndererek hazır olmasını, baharda üzerine yürüyeceğini bildiriyordu. Fatih mektubuna: "Kuvvet ve kudret ancak Cenab-ı Hakk'a mahsustur" dedikten sonra şöyle devam etmişti. "Bundan önce annenin ricası ile pençe-i gazabımdan kurtulmuştun. Biz de seni ıslah olmuş ve semt-i salaha yönelmiş kabul ederek affetmiştik. Halbuki senin gibi bir zalimin benim zamanımda saltanat davasında bulunması haramdır. Senin kendin gibi birkaçına şiddet yoluyla galip gelmene, kendi topraklarında gösterdiğin gurur ve azametine hatta bütün kudret ve şevketine bizim müsaade ve müsamahamız sebep oldu. Buna rağmen gururlanarak ve kendinden geçerek padişahanem hukukunu unutarak adaletli idarem altında rahat yaşayan Tokat'a ve sonra da Karaman ülkelerine askerlerini göndererek ahaliye zulmettiğin birtakım şiddetlere başvurduğun ve rezaletlere sebep olduğun malumumuzdur. Onun için cezanı vermek üzere bu yılın baharında harekete karar verdik. Seni affetmek katiyen düşünülmemektedir. Beyhude zahmet çekme. Bundan sonra elçimiz ok ve görüşme dilimiz kılıçtır. Sen vilayet yıkmayı padişahlık mı zannettin? Çekinmeden, korkmadan topraklarımıza tecavüz ettiğin için kılıcımız senin göğsünde kana bulanmalıdır. Mert isen meydana gel. Namert gibi delikten deliğe girme. Hazırlıklarını yap, haber verilmedi deme. Zira ki vücud-ı habisin arza-i telefdür ve bu babda özür ve bahane bertaraftır.
Sayfa 216 - KTB YayınlarıKitabı okudu
Fatih'in Bosna Ahitnamesi
Fatih'in Bosna rahiplerine verdiği ahitname Osmanlıların din adamlarına yaklaşımını ve inanç özgürlüğüne verdiği değeri gösterdiği kadar Bosnalıların veya Balkanlardaki milletlerin hiçbir zorlama olmadan İslamlaşmasına da ışık tutmaktadır. Ahitnamenin sureti şu şekildedir: Yardım Allah'tandır. Ben ki, Sultan Murad Han oğlu Sultan Mehmed Han'ım. Üst ve alt tabakada bulunan bütün halk tarafından şu şekilde bilinsin ki, bu fermanı taşıyan Bosna rahiplerine lütufta bulunup şu hususları buyurdum. Söz konusu rahiplere ve kiliselerine hiç kimse tarafından engel olunmayıp rahatsızlık verilmeyecektir. Bunlardan gerek ihtiyatsızca memleketimde duranlara ve gerekse kaçanlara emn ü aman olsun ki, memleketimize gelip korkusuzca meskun olsunlar ve kiliselerinde yerleşsinler. Ne ben ne vezirlerim ve ne de halkım tarafından hiç kimse bunlara herhangi bir şekilde karışıp incitmeyecektir. Kendilerine, canlarına, mallarına, kiliselerine ve dışarıdan memleketimize getirecekleri kimselere dahi. Yeri ve göğü yaratan Allah hakkı için, Ulu Peygamberimiz hakkı için, yedi Mushaf hakkı için, yüz yirmi dört bin Peygamber hakkı için ve kuşandığım kılınç hakkı için en ağır bir yemin ile yemin ederim ki; Yukarıda belirtilen hususlara söz konusu rahipler benim hizmetime ve benim emrime itaatkar oldukları sürece hiç kimse tarafından muhalefet edilmeyecektir. 28 Mayıs (1 Muharrem sene H. 883- M. 1478)
Sayfa 203 - KTB YayınlarıKitabı okudu
Oysa Fatih, Bosna'yı aldığı zaman Bogomil mezhebindeki Bosna Hıristiyanları hakkında çok müsamaha göstermişti. Bogomillerin Hazret-i İsa'yı Allanın kulu ve peygamberi tanıyan inançlarının Müslümanlarla aynı oluşu; Türklerin, Katoliklerin aksine din ve vicdan hürriyetine hürmet etmeleri ve nihayet adil idareleri Bosna halkını hayran bırakmıştı. Birkaç asırdır Katolik kilisesinin ve bu mezhepteki kralların ve Macarların zulüm ve baskılarına maruz kalan Bosnalılar, Türklerdeki her güzelliğin dinlerinden geldiğini çabuk kavradılar. Bu itibarladır ki bir millet hep birden denecek şekilde İslam dinini kabul etti.
Sayfa 202 - KTB YayınlarıKitabı okudu
"Oğul! Senin gibi, nice beyleri kapısında ırgat diye kullanan bir padişahın kuş tüyü yataklarda yatması lazım gelirken bir Trabzon kalesi için bunca sıkıntı ve meşakkat çekmene değer mi? Burasını da gelinime bağışlasan olmaz mı? " diye seslendi. Fatih ise; "Hey Ana! Sen bu eziyet ve meşakkati Trabzon kalesi için mi çeker zannedersin? Bizim elimizde tuttuğumuz kılıç İslâm kılıcıdır. Bu gayret ve çalışmalar da din yolunadır. Bu yolda eza ve cefayı çekmezsek bize gazi demek yalan olmaz mı? Allah'ın rızasını ve cihad sevabını kazanmak yolunda bu sıkıntılardan daha çoğunu da çeksek yine azdır!"
Sayfa 184 - KTB YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Fatih Sultan Mehmed'in tertiplediği şenlikte ilk gün ulemanın, ikinci gün fukaranın ve halkın nihayet üçüncü gün beylerin ve askerin davet olunmaları ziyafetin kendisinden daha büyük bir mana taşımaktadır. Ziyafet ağırlamak ve değer vermek olduğuna göre burada Fatih'in sosyal tabaka ve zümreler karşısında aldığı tavır, kendisini açıkça göstermektedir. Onun nazarında toplum içinde itibar edilmesi gereken birinci sınıf alimlerdir. İkinci sınıf fukara kesim ve genel olarak halktır. İdareci sınıf, ordu ve beyler ise en sonra gelmektedir.
Sayfa 170 - KTB YayınlarıKitabı okudu
İstanbul'a gelenlerin bazıları yerleştikleri semtlere geldikleri yerlerin adını verdiler. Anadolu'dan ilk gelenlerin arasında Bursalılar; Eyüp Sultan'a, Trabzonlular; Bayezid Camii civarına, Çarşamba Ovası halkı; Çarşamba semtine; Tireliler; Vefa semtine, Kastamonulular; Kazancı Mahallesine, Gelibolulular Tersaneye, Sinop ve Samsunlular: Tophane'ye , Eğridirliler Eğrikapı'ya, İzmirliler Büyük Galata' ya, Aksaraylılar; Aksaray'a, Konyalılar Fatih'e iskan edildiler. Diğer Müslüman Türkler umumiyetle Üsküdar'ı tercih etmişlerdir.
Sayfa 156 - KTB YayınlarıKitabı okudu
Yetişmez mi bu şehrin halkına bu nimet-i Bârî Mihmandâr-ı Resulillah Ebâ Eyyûbi-i Ensâri.
Sayfa 154 - KTB YayınlarıKitabı okudu
İşte bu uygulamalara atıfta bulunan Fransız tarihçi Jean Paul Roux: “Avrupalılar halkı krallarının dininde görmek isterler. Bunların aksine Türkler, cihanşümulluğu benimseyip hayata geçirmişler, barış içinde bir arada yaşamayı içtenlikle savunmuşlardır. Böylece dünya medeniyetine en büyük katkıyı bu hususta yapmışlardır." demekten kendini alamaz. Avrupalıların bu medeniyetten ne kadar nasipdar oldukları ise ayrı bir konudur.
Sayfa 151 - KTB YayınlarıKitabı okudu
İstanbul'un Fethini Gören Üsküdar
Üsküdar bir ulu rüyâyı görenler şehri, Seni gıptayle hatırlar vatanın her şehri, Hepsi der: Hangi şehir görmüş onun gördüğünü? Bizim İstanbul'u fethettiğimiz mutlu günü. Elli üç gün ne mehâbetli temâşa idi o. Sanki halkın uyanık gördüğü rüyâ idi o. Şimdi beş yüz sene geçmiş o büyük hatıradan Elli üç günde o hengâme görülmüş buradan, Canlanır levhâsı hâlâ beşer ettikçe hayâl; O zaman ortada, her saniye gerçek bir hâl. Gürlemiş Topkapı'dan bir yeni şiddetle daha. Şanlı namıyle "büyük top" denilen ejderha. Sarf edilmiş nice kol kuvveti gündüz ve gece. Karadan sevk edilen yüz gemi geçmiş Haliç'e Son günün cengi olurken, ne şafakmış o şafak. Üsküdar, gözleri dolmuş, tepelerden bakarak, Görmüş İstanbul'a yüzbin meleğin uçtuğunu, Saklamış durmuş, asırlarca, hayâlinde bunu.
Sayfa 147 - KTB YayınlarıKitabı okudu
1.085 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.