Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Osmanlı'dan Günümüze Elitler ve Din

Kemal H. Karpat

Osmanlı'dan Günümüze Elitler ve Din Gönderileri

Osmanlı'dan Günümüze Elitler ve Din kitaplarını, Osmanlı'dan Günümüze Elitler ve Din sözleri ve alıntılarını, Osmanlı'dan Günümüze Elitler ve Din yazarlarını, Osmanlı'dan Günümüze Elitler ve Din yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
304 syf.
8/10 puan verdi
Türkiye'de ve yurtdışında çeşitli üniversitelerde görev yapan Prof. Dr. Kemal Karpat hocanın "Osmanlı'dan Günümüze Elitler ve Din" kiitabı; "Elitler ve Demokrasi" ve "Din ve Laiklik" olarak iki ana bölümden oluşuyor. Birinci bölümde; Türk siyaset tarihindeki gelişmeler, çeşitli sosyal grupların siyasetteki rolü, demokrasinin toplumdaki yansımaları, elitleri siyasi faaliyetleri ve ekonomik talepler konuları ele alınıyor. İkinci bölümde ise; devlet yapısı ve modernleşme, Laiklik ve İslam'ın birlikteliği, cumhuriyet devrinde Laiklik algısı ve İslamcı bir partinin tarihteki rolü işleniyor. Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti'nde siyasi akış içinde demokrasinin gelişimi, siyasetin yapısına etki eden faktörler ve din anlayışı çerçevesinde modernitenin nasıl algılandığı Karpat'ın akıcı anlatımıyla yansıtılıyor. Olayların kronolojik bir sırayla aktarılması bilgilerin net bir şekilde anlaşılmasına yardımcı oluyor. Ben keyifle ve yeni detaylar öğrenerek Osmanlı'dan Günümüze Elitler ve Din kitabını bitirdim. Sizlerin de seveceğinizi düşündüğüm bu eserin entelektüel kimliğinize katkıda bulunacağını umuyorum.
Osmanlı'dan Günümüze Elitler ve Din
Osmanlı'dan Günümüze Elitler ve DinKemal H. Karpat · Timaş Yayınları · 200951 okunma
modern girişimcinin doğuşu, sadece psikolojik ve kültürel faktörlere değil, aynı zamanda somut ekonomik güçlere ve tarih içinde gerçekleşen sosyal yapılanmaya bağlıdır.
Reklam
on beşinci ve on altıncı yüzyıllarda bir hayli yüksek bir kentleşme seviyesine sahip olmasına karşın Ortadoğu'nun fazla bir sanayisi yoktu ve okuryazarlık yaygın değildi.
Herhangi bir toplumda ekonomik ve siyasal gelişme düzeyinin sadece hükümet politikalarına değil, tarihsel koşulların hazır olup olmadığına da bağlı olduğu açıktır.
Ortadoğu toplumları(nda) ...siyasal sistemin temel fonksiyonu, sosyal hareketliliği ve tabakalaşmayı katı kurallarla denetleyerek statükoyu korumaktı.
Japonya'nın Osmanlı İmparatorluğu da dahil olmak üzere, diğer ülkelere karşı başlangıçtaki avantajı, tam bir modern ulus haline gelmesinin ve bunun sonucunda teknolojik ilerleme sağlamasının yolunu açan (özel coğrafi ve demografik şartlarla pekişmiş) yapısal koşullara sahip olmasıydı.
Reklam
Asyalı Japonya'nın, Katolikliğin ve Fransız kültürünün Batılı etkileri altında kalan bir Lübnan'a göre niye çok daha gelişmiş bir ülke olduğu anlamak da zordur. Lübnan o kadar Avrupalılaşmasına ve Batılılaşmasına karşın ancak kısmen gelişmiştir, Japonya ise "Batılılaşmamasına" karşın epey gelişmiştir.
Batının ekonomik, kültürel ve sosyal üstünlüklerinin çoğu, kendi özünde bulunan kültürel değerlerin üstün oluşuna değil, sahip olduğu teknolojiye ve ihtiyaçlarını karşılamak üzere oluşturulmuş siyasal sistemine bağlıdır.
Ayrıca bu aşamada, insanın kendisi ve yaşadığı dünya hakkındaki fikirleri kutsallığın boyunduruğundan kurtulur, öyle ki insan doğayı, toplumu ve kendisini dönüştürme konusunda sınırsız kapasiteye sahip bir varlık olarak görülmeye başlanır.
eğitim, kentleşme ve iletişim ise aslında ekonomik büyüme ve işgücündeki değişime bağlıdır ve bunların niteliksel ifadesidir.
Reklam
Teknolojik olarak üstün bir toplum, bu üstünlüğünü çoğu zaman olgusal sebeplere değil, benzersiz bir sosyal ve kültürel sisteme sahip olmasına atfeder.
Teknolojik-ekonomik dürtü; yapısal farklılaşma (mesleki çeşitlenme ve yeni grupların ortaya çıkışı); niceliksel olarak bir öncekinden daha karmaşık bir siyasal gelişme aşaması; siyasal gelişme.
Laiklik ancak sağ veya sol aşırı ideolojilerin veya siyasi iktidarı bırakmak istemeyenlerin aracı olmaktan kurtulursa özüne sadık olarak gelişir.
Türkiye' de demokrasi, halkın kültürünün parçası olmuştur. Laiklik, bu kitapta defalarca söylediğimiz gibi, demokrasinin kaçınılmaz koşuludur. Gerçek laiklik, yaşayan toplumu ve kişiyi daha serbest, daha verimli ve ahlaklı yapmak gayesini güder. Gerçek laiklik, hiçbir zaman inanç hürriyetini, ibadeti kısıtlamaz.
Bir insan siyasi rejimi yalnız siyasi eğitim ve ideolojik endoktrinasyon yoluyla kabullenmez. İnsanlar, içinde yaşadıkları demokratik hayatın ve serbest düşünüp serbest konuşmanın verdiği alışkanlık sayesinde demokrat olurlar.
133 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.