Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Öyküler - 1

Sabahattin Ali

Öyküler - 1 Sözleri ve Alıntıları

Öyküler - 1 sözleri ve alıntılarını, Öyküler - 1 kitap alıntılarını, Öyküler - 1 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sevgilime değil, aşka, beni sarsan, serseri yapan, vukuat çıkartan bir aşka aşıktım. İçimde boş durmayı hiç istemeyen; mütemadiyen kımıldayan bir şeytan vardı ve bu şeytan, eskiden beri, iş bulamadığı ve beni mektepten attıracak veya karakolda geceletecek bir vakaya sevk edemediği zamanlar hiç olmazsa birisine aşık ederdi... Ama kime olursa olsun...
Kindle e-bookKitabı okudu
Bir Orman Hikâyesi Dudaklarını yakmaya başlayan cıgarayı attı. Sakalından külleri silkti ve yüzüme bakmadan, oldukça sakin bir sesle, şöyle anlattı: -Babalarımız dedelerimizden, biz de babalarımızdan ne gördükse onu yapıyor, tıpkı onlar gibi yaşıyorduk. Bundan memnunduk. Zaten yeryüzünde başka bir şeyin de olabileceğini bilmiyorduk ki memnun olmayalım. Bütün vazifemiz, bize verilen emanetleri oğullarımıza vermek, onlara da böyle yapmalarını söylemek zannediyorduk. Dışarıdan gelecek bir elin bunların hepsini altüst edeceğini düşünmüyorduk bile... Bir gün hükümetin bir şirkete ormanın öbür başında işlemek müsaadesi verdiğini duyunca, ihtimal bunun ne demek olduğunu pek bilmediğimizden, hiç aldırış etmedik... Fakat çok geçmeden ormanın öbür ucunda birbiri arkasına devrilen ağaçları, gittikçe büyüyen meydanları görünce nasıl bir tehlikenin yanaştığını fark eder gibi olduk; bu tehlikeyi gücümüzün yettiği kadar kendimizden uzak tutmaya çabaladık.
Reklam
Sen aşkın ne olduğunu bilir misin adaşım, sen hiç sevdin mi? .. Çook desene! Sevgilin güzel miydi bari? Belki de seni seviyordu... Ve onu herhalde çok kucakladın... Geceleri buluşur ve öperdin değil mi? Bir kadını öpmek hoş şeydir hele adam genç olursa...
Hayat, yüzyıllardan beri devam ettiği gibi, katı topraktan bir lokma bir şey sökmek için, sessiz bir dövüş halinde ilerlemeye başladı. Dostluklar, hovardalıklar, kabadayılıklar, yalnız ekmek düşünenlerde yavaş yavaş yok olmaya başlayan bu hisler ve hareketler, bir hatıra bile olamayacak kadar kafalarda sislendi.
Kindle e-bookKitabı okudu
"Bir insan kalbi bu şehirden daha karmakarışık, daha uçsuz bucaksız değil miydi? "
Öyle adamlar vardır ki, haysiyet, şeref gibi kayıtlara aşina olmadıkları halde, gurur ve nahvetlerine dokunulur, acizleri yüzlerine çarpılırsa kendilerini kaybedecek kadar hiddetlenirler.
Reklam
"Yıllarca görmediğim bir hasretime kavuşmuş gibi yüreğim hopladı."
Onu, yalnız düşünmek bile başkalarına kızmaktan alıkoyacak kadar beni yumuşatıyordu.
Sayfa 154
O, aramızda görünmez, soğuk bir duvar bulundurmasını biliyor. İstiyorum ki, bana kızsın, beni tahkir etsin, beni dövsün. Her şeye razıyım. Hatta beni öldürsün. Yalnız aramızdaki bu kahredici uzaklık bir parça azalsın.
Kindle e-bookKitabı okudu
Reklam
Dünyada hiçbir aşkın ebedi, hatta uzun ömürlü olmadığı muhakkaktır. Bunun aksini düşünenler başkalarını veya kendilerini aldatmaya çalışan divanelerdir. Dünyada en tahammül edilemeyecek şey de artık aşık olmadığımız birisiyle beraber yaşamak mecburiyetidir. Şu halde aşık olduğumuz birisiyle hayatımızı birleştirmek, en hafif tabiriyle, düşüncesizliktir.
Kindle e-bookKitabı okudu
Bir mahpusu dünya ile hiç alakası olmayan bir zindana kapamak ona en büyük iyiliği yapmaktır. Onu en çok yere vuran şey, hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında bulunmak, aynı zamanda ondan ne kadar uzak olduğunu bilmektir.
Kindle e-bookKitabı okudu
Delikanlı, biz köylü adamlarız. Aklımız çok ilerisine ermez. Şirket bize, bu ormanları son sistem işleteceğim, dedi. Ormancılığın usulü budur, dedi. Siz beceremiyorsunuz, dedi. Belki doğru söylüyordu. Fakat bu işteki geriliğimizden istifade ederek bizi eli böğründe bırakmak revayıhak (Burada, -doğru muydu, doğruluğa yaraşır mıydı?- anlamında.) mıydı? O bizim cahilliğimizi, zavallılığımızı kesesini doldurmak için bahane yaptı. Kendisiyle at yarıştıramayacağımızı biliyordu. Hiç insaf etmeden hepimizin canına okudu. Artık çocukluğumuzun, delikanlılığımızın geçtiği yerlerde yüreğimiz sızlamadan dolaşamıyorduk. Gençliğimde kız kaçırdığım zaman arkasına sığınıp dört kişiyle dövüştüğüm bir ağaç vardı. Gövdesinde o zamandan kalma kurşun yaraları dururdu. Onu devirirlerken uzakta durup baktım. Bir bacağımı, bir kolumu kesiyorlarmış gibi oluyordum. Ne gelir elden delikanlı? Gözümün yaşını silip ayaklarımı kuru otlarda sürüyerek uzaklaştım. Her şey, her şey bitmişti artık... Hiçbirimizin yüzünde gülmek takati kalmamıştı... Köy bile artık eski köy değildi. Biz ihtiyarlar; onu tanımakta güçlük çekiyorduk. Etrafını ağaçtan duvarların çevirdiği, dünyadan uzak köy değildi bu... Şimdi kasaba yolunun kenarında, bir kulübede, yabancı biri şirketin amelesine yiyecek ve içecek satıyordu. Bunlar da köy sokaklarında yıkılarak dolaşıyorlardı.
Ve o... Kucağında taşıdığı aç çocuğu yaşatmak için sarhoşların arkasından koşan kadınları; ve karnında taşıdığı günahsız çocuğu öldürmek için hekimlerin cebine beyaz alevli inci salkımları koyan kadınları gördü.
Sayfa 93 - maviçatı yayınları
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.