Çok uzak yarınlar geldiğinde; ulusal olsun, uluslar arası olsun, bölgesel olsun bu gün yaşanan olayları o gün yazıldığında insanlar "tarih" diyecekler. Ama yazılanların nereye kadarı, neleri, gerçeği yansıtacak...Belki havada belgeler uçuşacak, belki belgeler yok edilecek. dimaı çalışan insan ise hep tereddüt ile bakacak tarihe. Boşuna dememişler "tarihi galipler yazar" diye...
,işte bu kitapta bir nevi bunun belgesi gibi. Kuruluşundan yıkılışına kadar Osmanlı toplum düzeni içersin de Saltanat cepesinin, devşirmelerin, devlet yöneticilerinin, ulemaların, Padişahların bizzat kendileri, ölümleri, yaşayışları, eşleri, anaları... hep muamma olmuştur. Fatihin Ölümü tam netleşmiş mi? Örneğin Timur a 1402 de yenilen Yıldırım Beyazıt'ın ölümü bize yüzüğündeki zehirle intihar şeklinde oldu. Ancak bazı tarihçiler, Yıldırım ın elleri ayakları bağlı iken gözleri önünde bizzat Timur eşine tecavüzü karşısında kafasını duvara vura vura öldüğü, bazı tarihçiler ise başka nedenlere dayandırmakta. Bu gibi örnekler 620 yıllık bir zamanda çokça larını görüyoruz.
Bu kitapta da , kabul edelim etmeyelim. Tarihimizin bazı gerçekleri, muammaları aralanmış gibi. bunları doğrulayıp, ya da yalanlamak yine tarihçilere düşüyor. Tabi ki belgelerle. Ancak bugüne kadar yalanlama ile karşılaşmadık...
Bir roman değil, bir belgesel olarak elinizde bulunmasında fayda var diye mütalaa ediyorum..