Pan’s Labyrinth; 1944 yılında, iç savaştan beş yıl sonra hâlâ toparlanamamış olan İspanya halkını konu alıyor. Tarih kitaplarında hiçbir zaman yer verilmeyen köylüleri, masumları, çocukları anlatıyor. Yakınlarını savaşta kaybeden insanların dramını gözler önüne sererken; savaşın içinde büyümüş bir çocuğun bilinçaltında yatan korkulu dünyayla insanın kanını donduruyor. Kocası savaşta ölen Carmen, küçük kızı Ofelia’yla birlikte yaşam savaşı verirken; Yüzbaşı Vidal, Carmen’le evlenmeyi kabul ederek onları koruması altına alıyor. Annesinin çaresizce evlendiği bu sadist adamı, Ofelia hiç sevmiyor. Her gün üvey babasının, gözlerinin önünde öldürdüğü onca insanı görmemek için kendini peri masallarına gömüyor küçük Ofelia. Onun zihninde canlandırdığı fantastik dünya, bizim düşlediğimiz rengarenk çiçeklerle dolu, şirin peri kızlarının prenseslerle oyunlar oynadığı toz pembe dünyanın aksine; kapkaranlık ve korku dolu bir yer. Savaşın yarattığı dehşeti 11 yaşında bir kızın bilinçaltındaki etkileri üzerinden inceleyen modern başyapıt Panın labirenti 2006 yılında beyaz perdeye de uyarlanmış filmini de en kısa zamanda izleyeceğim. Keşke savaşsız bir dünya gerçek olsa...