“Burada olmadığın her dakika seni özledim. Lanet olasıca her dakika seni düşündüm. Yaptığım şey yüzünden benden nefret mi etmek istiyorsun? Hiç zahmet etme, ben zaten sen gelmeden önce de kendimden nefret ediyordum.”
İlk kitabı okumayanlar için SPOILER olabilir. Erin Watt hakkında öğrendiğim bir şey varsa o da bu kadının kesinlikle kitaplarının sonlarını çok iyi yazdığıdır. Onun dışında hem bu kitap hem serinin ilk kitabı sonları dışında tamamen gereksiz şeyler ile doluydu bana göre. Yine kabul edeyim bu kitap ilkinden biraz daha iyiydi. İlk kitapta Royal
Kâğıt Prenses'in ilk yarısını sevmiş sayılırken ikinci yarısını sevmemiştim. Broken Prince'de ise ilk yarıyı hiç sevmezken ikinci yarı daha güzeldi fakat son 60 sayfa filan tahammül seviyem yine zorlandı. Sıfır olay, sadece ilk kitaptaki gibi sona bir şok eklenmiş. Her şeyiyle benim için kötüydü. Kitabın verdiği düşünceye göre, kadınlar anca bir erkek onları severse sürtüklükten terfi edebiliyorlar. İlk kitapta söylediğim ne varsa katbekat daha kötüsü.
İlk kitap yorumumda es geçmiştim ama bu kitapta iyice gözüme sokulduğu için; ikizlerin kız arkadaş paylaşma olayı aşırı tiksinç.
Ne diyeyim ilk kitap eh kıvamındaydı bu kitap öyk.