Peçenin Ötesi sözleri ve alıntılarını, Peçenin Ötesi kitap alıntılarını, Peçenin Ötesi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Müslümanların geleneksel oldukları, kadınlarının toplumsal değişim ve zamanın erozyonundan mucizevi şekilde etkilenmedikleri yolundaki iddiaya şiddetle sarılmaları, aslında onların kendilerini temsil edecek bir kimlik aramalarındandır ve bu arayış, gündelik davranışlarında ifade bulacağına, karmaşık ve değişken bir gerçeklikte küçük de olsa bir kimlik duyumunu elde bulundurmaya yönelen psikolojik bir gereksinim olarak görünür."
Ekonomik güvenceden yoksun olan veya istediği işe girebilmek için gerekli diplomaya sahip olmayan genç erkekler evliliklerini erteliyor. Kadınlar ise zengin bir koca hayali kurmaktansa iyi bir eğitim alıp kendilerine güvenmeyi yeğliyorlar.
"Evlilik erkeğin üstünlüğünde anlamını bulur... Evlilik dini bir edimdir ve erkeği, insanlık yararı için, kadın üzerinde yönetici ve belirleyici güç sahibi yapar."
Sanırım, öncenin kaç-göç kadınlarının cinsel ve ekonomik olarak eşit haklara kavuştuğu, ayrımcılığa yer vermeyen bir toplum, olsa olsa gerçek bir İslam toplumu olurdu.
"Kapalı ve tutarlı bir sistem olarak özünde ısrar eden sosyolojik, yasal ve hatta siyasi bir dünyevi bütünlük ve ideolojik düzene sahip bir ülkü olan İslam dünyevi yaşama ilahi bir yaklaşım biçimidir."
Amin, kadınları tecrit etmenin ve toplum yaşamından dışlamanın İslamiyetten değil, İslam tarafından fethedilen ülkelerin asırlık törelerinden kaynaklandığını göstermeye çalıştı. Bu köklü törelerin tepkisel politik rejimler tarafından, tarih boyunca desteklendiğini ileri sürdü. O zaman, kadını tecrit ve cehalete zorlayan kurumların değişmesi hiçbir şekilde, İslamiyete yönelik bir saldırı anlamını taşımazdı.
Amin' in savına göre, İslamiyet kadınları en çok özgür bırakan dindi:
"İslam hukuku henüz ortada hiçbir yasal sistem yokken, dünyanın diğer uluslarında aşağı bir konumda bulunan kadınlara özgürlük tanımış, onları erkeklerle eşit kılmıştır. İslamiyet kadına tüm insan haklarını vermiş; onu her konuda erkeğine denk duruma getirmiştir."
Amerikan ve Avrupa TV'lerinde Müslümanların canavarlaştırılması izleyiciyi etkilemekte ve bu durum Batılı insanların canavar gibi gördükleri Müslümanlara yönelik uslamlama yeteneklerini felce uğratacak kadar güçlü bir korku geliştirmelerine yol açmaktadır.
Bu yüzden Batılıların Müslüman dünyasıyla ilişkisi, yarı-hayvani saldırı ve savunma enerjisiyle sınırlı kalmaktadır.
Kadın ve erkeği birbirinin düşmanı gibi gören Müslüman ideoloji iki cinsi birbirinden ayrı tutmaya çalışarak, erkeğe kadını baskı altına alan kurumsal araçlar vermiştir.
"Çeşitli toplum düzenleri, din ile cinsellik arasındaki gerilimi farklı yollarla azaltmışlardır. Batı Hıristiyan deneyimi içinde cinsellik, özü itibariyle saldırıya uğramış, hayvansılıkla bir tutularak uygarlık düşmanı ilan edilmiştir. Birey iki karşıt ben arasında kalakalmıştır: Ruh ve beden, ego ve id. Uygarlığın zaferi, ruhun bedene, egonun ide, denetlenenin denetimsize olan zaferidir.
İslamiyet öz olarak bambaşka bir yol izledi. Yıkıcılık timsali ve
düzensizlik simgesi olarak saldırıya uğrayan, aşağılanan cinsellik değil, kadın oldu. Kadın fitneydi, denetlenemezliğin özeti, cinsellikten gelebilecek tehlikelerin canlı temsilcisi ve cinselliğin şaha kalkmış bozguncu gücüydü."
Gazali'ye göre bir mümin için en ideal eş,'Güzel, uysal, iri kara gözlü ve uzun saçlı, beyaz tenli ve kocasına aşık, ondan başkasını gözü görmez' olanıdır.