Platon,
en mütevazı başlangıç aşamalarındayken bile perspektifi lanetlemişti, çünkü perspektif şeylerin "hakiki ölçülerini çarpıtıyor, gerçekliğin ve nomos'un (yasa) yerine öznel görünüm ve keyfiliği
yerleştiriyordu.
Dolayısıyla perspektif, mekanın kısımlarının ve içeriklerinin tümünü tek bir "quantum continuum"da (sürekli nicelik) iç içe geçirebilmek için, ön
ve arka, sağ ve sol, cisim ve ara alan maddesi ("boş" mekan) arasındaki farkı yadsımakta; sabit tek bir gözle değil, sürekli hareket
eden iki gözle gördüğümüzü, böylece "görüş alanı"mızın küremsi
bir şekil aldığı olgusunu gözardı etmektedir: Görünen dünyanın
bilincimize ulaşmasını sağlayan, psikolojik koşullara tabi "optik
imge" ile fiziksel gözümüzde oluşan, mekanik koşullara tabi "retina imgesi" arasındaki devasa farkı göz önünde bulundurmamaktadır (çünkü bilincimizin görme duyusu ile dokunma duyusunun ortak etkisiyle gelişen kendine özgü sabitleme eğilimi, görülen nesnelere, onlara uygun birer boyut ve biçim atfeder, bu nedenle de
söz konusu nesnelerin boyut ve şekillerinin retina imgesinde uğradığı görünüşteki değişiklikleri hiç ya da en azından bütünüyle dikkate almama eğilimindedir); ve nihayetinde perspektifle yapılan
konstrüksiyon, gözümüzdeki retina imgesinin -psikolojik "yorumlanışı "ndan tamamen ayrı, gözlerimizin hareketliliği olgusundan da bağımsız olarak-biçimleri düz değil, içbükey eğriliğe sahip bir yüzeye yansımış olarak gösterdiğini ve böylece, psikolojik
süreçlerin öncesinde yer alan bu en temel olgular katmanında,
"gerçeklik" ile konstrüksiyon arasında (ve tabii fotoğraf makinesinin konstrüksiyona çok benzeyen işleyiş biçimi arasında da) temelden bir tutarsızlık olduğunu gözardı etmektedir.
Perspektif mekan anlayışı, ousia'yı(gerçekliği) phainomenon'a (görünüşe) dönüştürerek, ilahi olanı insan bilincinin basit bir içeriğine indirgiyor gibi görünürken, diğer taraftan da tersine insan bilincini genişleterek onu ilahi olanın kâsesine dönüştürmektedir. Dolayısıyla perspektif mekan anlayışının, sanatın evriminin şimdiye kadarki seyri içinde iki kez başarılı olmuş olması rastlantı değildir. Birincisi antik dönem teokrasisi çöktüğünde, bir sonun göstergesi olarak; diğeri ise modern antropokrasi yükselirken, bir başlangıcın göstergesi olarak.
Mesele sadece perspektif sayesinde sanatın "bilim" seviyesine yükselmesi (Rönesans için bir yükselişti bu) değildir: Öznel görsel izlenim o denli rasyonelleştirilmiştir ki, tam da bu izlenim, sağlam bir biçimde temellendirilen ama tamamen modern anlamda "sonsuz" olan bir deneyim dünyasının inşası için gerekli olan temeli oluşturabilmiştir (Rönesans
perspektifinin işlevini eleştirelcilik ile, Helenistik Roma perspektifini ise kuşkuculuk ile karşılaştırabiliriz) - böylece psikofizyolojik mekandan matematiksel mekana geçiş, başka bir deyişle, öznel olanın nesnelleştirilmesi olanaklı hale gelmiştir.
Leonardo gibi bir dâhinin perspektifi "resim sanatının dümeni ve halatı" diye adlandırdığını duymak, ya da Paolo Uccello gibi zengin hayal gücüne sahip bir sanatçının, karısının artık yatmasına ilişkin uyarısına daha sonraları klişeleşmiş şu sözlerle yanıt verdiğini görmek bize bugün garip gelebilir: "Ama perspektif o kadar tatl ki!" Ama bugün bizler bu başarının o zamanlar ne anlama geldiğini anlamaya çalışmalıyız. Mesele sadece perspektif sayesinde sanatın "bilim" seviyesine yükselmesi (Rönesans için bir yükselişti bu) değildir; Öznel görsel izlenim o denli rasyonelleştirilmiştir ki, tam da bu izlenim, sağlam bir biçimde temellendirilen ama tamamen modern anlamda "sonsuz" olan bir deneyim dünyasının inşası için gerekli olan temeli oluşturabilmiştir (Rönesans perspektifinin işlevini eleştirelcilik ile, Helenistik Roma perspektifini ise kuşkuculuk ile karşılaştırabiliriz) -- böylece psikofizyolojik mekândan matematiksel mekâna geçiş, başka bir deyişle, öznel olanın nesnelleştirilmesi olanaklı hale gelmiştir.
Perspektif mekan anlayışı ousia'yı (gerçeklik) phainomenon'a (görünüş) dönüştürerek; ilahi olanı insan bilincinin basit bir içeriğine indirgiyor gibi görünürken, diğer taraftan da tersine insan bilincini genişleterek onu ilahi olanın kasesine dönüştürmektedir.