Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Simgesel Bir Biçim

Perspektif

Erwin Panofsky

Perspektif Gönderileri

Perspektif kitaplarını, Perspektif sözleri ve alıntılarını, Perspektif yazarlarını, Perspektif yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Perspektif mekan anlayışı, ousia'yı(gerçekliği) phainomenon'a (görünüşe) dönüştürerek, ilahi olanı insan bilincinin basit bir içeriğine indirgiyor gibi görünürken, diğer taraftan da tersine insan bilincini genişleterek onu ilahi olanın kâsesine dönüştürmektedir. Dolayısıyla perspektif mekan anlayışının, sanatın evriminin şimdiye kadarki seyri içinde iki kez başarılı olmuş olması rastlantı değildir. Birincisi antik dönem teokrasisi çöktüğünde, bir sonun göstergesi olarak; diğeri ise modern antropokrasi yükselirken, bir başlangıcın göstergesi olarak.
İster akıl ve nesnellik anlamında, ister rastlantısallık ve öznellik anlamında değerlendirilsin ve yorumlansın, perspektif anlayış, resim mekanını temel olarak empirik görsel mekânin unsur ve onun şemasına göre inşa etme istencine dayanmaktadır; Perspektif bu görme mekânını matematikselleştirmektedir, ama aslında matematikselleștirdiği görme mekândır demek daha doğrudur — Perspektif bir düzenlemedir, ama optik görüngünün düzenlenmesidir. Perspektifister "hakiki varlğı' buharlaştırarak onu görülen şeylerin basit ifadesi haline sokmakla, ister özgür ve adeta tinsel bir biçim tasavvurunu görülen seylerin basit ifadesine bağlamakla suçlansın nihayetinde bu bir vurgu meselesinden başka bir sey değildir. Sanatsal nesnelliğin fenomenal olanın alanına böyle alışılmadık bir biçimde taşınmasıyla birlikte, perspektif anlayış dinsel sanata büyüsel alanın kapılarını kapatmış oldu ve büyüsel alandaki mucizeyi sanat eserinin kendisi yaratır hale geldi. Aynı şekilde dogmatik-simgesel alanın kapılarını da kapadı ve bu alanda da mucizeye tanıklık eder ya da onu müjdeler hale geldi. Ama perspektif tamamen yeni bir șey olarak görsel olanın alanını açtı; bu alanda mucize, izleyicinin dolaysız deneyimine dönüştü ve bu da, doğaüstü olayların, görünüşte doğal olan kendi görme mekânına adeta zorla girmesi ve tam da bu sayede mekânın doğaüstülüğünü gerçekten "içselleştirmesi"ni sağlamasıyla gerçekleşti. Ayrica perspektif sanata en yüksek anlamıyla psikolojik olanın alanını açtı, böylece mucize artık son sığınağını sanat eserinde temsil edilen insanların ruhunda buluyordu.
Reklam
Leonardo gibi bir dâhinin perspektifi "resim sanatının dümeni ve halatı" diye adlandırdığını duymak, ya da Paolo Uccello gibi zengin hayal gücüne sahip bir sanatçının, karısının artık yatmasına ilişkin uyarısına daha sonraları klişeleşmiş şu sözlerle yanıt verdiğini görmek bize bugün garip gelebilir: "Ama perspektif o kadar tatl ki!" Ama bugün bizler bu başarının o zamanlar ne anlama geldiğini anlamaya çalışmalıyız. Mesele sadece perspektif sayesinde sanatın "bilim" seviyesine yükselmesi (Rönesans için bir yükselişti bu) değildir; Öznel görsel izlenim o denli rasyonelleştirilmiştir ki, tam da bu izlenim, sağlam bir biçimde temellendirilen ama tamamen modern anlamda "sonsuz" olan bir deneyim dünyasının inşası için gerekli olan temeli oluşturabilmiştir (Rönesans perspektifinin işlevini eleştirelcilik ile, Helenistik Roma perspektifini ise kuşkuculuk ile karşılaştırabiliriz) -- böylece psikofizyolojik mekândan matematiksel mekâna geçiş, başka bir deyişle, öznel olanın nesnelleştirilmesi olanaklı hale gelmiştir.
Perspectiva latince bir sözcüktür, 'içinden bakmak' anlamına gelir.
Perspektif mekan anlayışı ousia'yı (gerçeklik) phainomenon'a (görünüş) dönüştürerek; ilahi olanı insan bilincinin basit bir içeriğine indirgiyor gibi görünürken, diğer taraftan da tersine insan bilincini genişleterek onu ilahi olanın kasesine dönüştürmektedir.
Platon, en mütevazı başlangıç aşamalarındayken bile perspektifi lanetlemişti, çünkü perspektif şeylerin "hakiki ölçülerini çarpıtıyor, gerçekliğin ve nomos'un (yasa) yerine öznel görünüm ve keyfiliği yerleştiriyordu.
Reklam
Mesele sadece perspektif sayesinde sanatın "bilim" seviyesine yükselmesi (Rönesans için bir yükselişti bu) değildir: Öznel görsel izlenim o denli rasyonelleştirilmiştir ki, tam da bu izlenim, sağlam bir biçimde temellendirilen ama tamamen modern anlamda "sonsuz" olan bir deneyim dünyasının inşası için gerekli olan temeli oluşturabilmiştir (Rönesans perspektifinin işlevini eleştirelcilik ile, Helenistik Roma perspektifini ise kuşkuculuk ile karşılaştırabiliriz) - böylece psikofizyolojik mekandan matematiksel mekana geçiş, başka bir deyişle, öznel olanın nesnelleştirilmesi olanaklı hale gelmiştir.
Bütün doğrular, en düz olanları bile, directe contra pupillam (gözün doğrudan karşısında) durmadıkları ... sürece, mecburen biraz kavisli görünecektir, diyorum. Ama hiçbir ressam buna inanmıyor; bu yüzden de gerçek perspektif sanatı açısından doğru olmadığı halde, resimlerinde binaların düz yüzeyleri için düz çizgiler kullanıyorlar ... Ey sanatçılar, kırın kabuklarınızı!
Sayfa 16 - Heinrich SchickhardtKitabı okudu
Dolayısıyla perspektif, mekanın kısımlarının ve içeriklerinin tümünü tek bir "quantum continuum"da (sürekli nicelik) iç içe geçirebilmek için, ön ve arka, sağ ve sol, cisim ve ara alan maddesi ("boş" mekan) arasındaki farkı yadsımakta; sabit tek bir gözle değil, sürekli hareket eden iki gözle gördüğümüzü, böylece "görüş alanı"mızın küremsi bir şekil aldığı olgusunu gözardı etmektedir: Görünen dünyanın bilincimize ulaşmasını sağlayan, psikolojik koşullara tabi "optik imge" ile fiziksel gözümüzde oluşan, mekanik koşullara tabi "retina imgesi" arasındaki devasa farkı göz önünde bulundurmamaktadır (çünkü bilincimizin görme duyusu ile dokunma duyusunun ortak etkisiyle gelişen kendine özgü sabitleme eğilimi, görülen nesnelere, onlara uygun birer boyut ve biçim atfeder, bu nedenle de söz konusu nesnelerin boyut ve şekillerinin retina imgesinde uğradığı görünüşteki değişiklikleri hiç ya da en azından bütünüyle dikkate almama eğilimindedir); ve nihayetinde perspektifle yapılan konstrüksiyon, gözümüzdeki retina imgesinin -psikolojik "yorumlanışı "ndan tamamen ayrı, gözlerimizin hareketliliği olgusundan da bağımsız olarak-biçimleri düz değil, içbükey eğriliğe sahip bir yüzeye yansımış olarak gösterdiğini ve böylece, psikolojik süreçlerin öncesinde yer alan bu en temel olgular katmanında, "gerçeklik" ile konstrüksiyon arasında (ve tabii fotoğraf makinesinin konstrüksiyona çok benzeyen işleyiş biçimi arasında da) temelden bir tutarsızlık olduğunu gözardı etmektedir.
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.