Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İnsan ve Topluma Ulaşma Yönüyle

Peygamber Efendimiz

Kolektif

Peygamber Efendimiz Sözleri ve Alıntıları

Peygamber Efendimiz sözleri ve alıntılarını, Peygamber Efendimiz kitap alıntılarını, Peygamber Efendimiz en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
tefekkür
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Bir saat tefekkür bin sene nafile ibadetten daha hayırlıdır diye buyurmuştur
Sayfa 100Kitabı okudu
Yine mescitte iken Hazreti Hasan, Peygamber Efendimiz'in yanına gelmiş, sonra da koşarak kendisini O'nun şefkatli kollarına atmıştı! Resûlullah da (sallallahu aleyhi ve sellem) onu almış koklayıp öpmüştü! Bunu gören bir adam, "Benim on tane çocuğum var; ancak onların hiçbirini öpmedim." demişti. Onun bu sözünü duyan Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem): "Merhamet göstermeyene, merhamet de edilmez." demiş, "Senin kalbinden merhamet duygusunu Allah (celle celâluhû) çekip almışsa Ben ne yapabilirim ki!"
Sayfa 154Kitabı okudu
Reklam
Cenâb-ı Hak O'na şöyle hitap edecekti:"Ey örtüye bürünen! Ayağa kalk ve insanları uyar! Rabbinin büyüklüğünü an!"
Zira problem, insanın olduğu yerde vardır. Şayet insan problemi çözülebilirse her türlü problem çözülme yoluna girmiş demektir. Bunun için insanın muhatap alınması ve duyarlılık adına mesafe alması hedeflenmelidir.
Sayfa 429Kitabı okudu
En sonunda da şahısla kendisi arasında bir benzetme yapmış ve arkadaşlarına şöyle demişti: "Benimle bu kişinin hali, kaçan bir deve ile sahibinin durumuna benziyor. İnsanlar devenin peşinde koşar, onu yakalamaya çalışırlar ama deve kalabalıktan daha çok ürker ve var gücüyle kaçmaya başlar. Sonunda hayvanın sahibi, devemi benimle baş başa bırakın der. Eline bir tutam ot alarak yavaş yavaş ona yaklaşır ve devesini sakinleştirerek boynuna ipini takıverir. Eğer siz de o adamı bana bırakmasaydınız onu iyice uzaklaştırmış ve ateşe atmış olurdunuz. Benimle ümmetimin arasına girmeyin, ashâbımı bana bırakın!
Sayfa 262Kitabı okudu
Her şeyden önce O (sallallahu aleyhi ve sellem), Sahil-i selamete yürüyen gemisine, herkesi almayı hedeflemişti; muhatapları arasında elinden tutmadığı, Cehennem'e yürüyen yolda arkasından yetişip de yolunu Cennet'e çevirmediği tek bir fert bırakmayacaktı! Bırakmayacak ve sonrakiler için bunun, uygulanıp yürünebilir bir yol olduğunu fiilen gösterecekti. Aynı zamanda bu, hangi yol ve güzergahtan, hangi metot ve yöntemlerle yüründüğünde sahil-i selamete ulaşılabileceğinin açık bir göstergesi olacaktı.
Sayfa 420Kitabı okudu
Reklam
Peygamber Efendimiz, İslâm'ı muhtaç gönüllere duyurabilmek için Hudeybiye barış zeminini en iyi şekilde değerlendirmiş ve ashâbını da bu istikamette yönlendirmişti. O (sallallahu aleyhi ve sellem), sadece muhatap olduğu insanlar için değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmişti; herkesin kabullenmesi gereken bir Nebi idi ve bunun için de diğer insanlara ulaşılması gerekiyordu. Resûlullah, bir gün ashâbını karşısına aldı ve önce Allah'a hamd edip O'nu övgü dolu cümlelerle ta'zim ettikten sonra onlara: "Ey insanlar!" diye hitap etti. "Şüphe yok ki Allah (celle celâluhû) Beni, rahmet olarak ve herkese gönderdi. Bana karşı vazifenizi yerine getiresiniz ki Allah (celle celâuhû) da size rahmetiyle muâmele etsin! Çünkü Ben, sizlerden bir kısmını meliklere elçi olarak göndereceğim; sakın ola ki sizler, İsrailoğullarının İsa İbn Meryem'e yaptıkları gibi bana davranıp da muhalefet etmeyin!"
Sayfa 232Kitabı okudu
Günümüz toplumunda kadının yerine bakıldığında, henüz o seviyede bir konuma sahip olmadığı görülür. O, şefkat ve merhamet kahramanı olması itibariyle, şayet eğitimde değerlendirilebilseydi, yine ufku açılsa ve gönlü yüksek gaye-i hayallere bağlanabilseydi, bugünkü nesiller çok daha ulvi duygu ve düşüncelerle yetişmiş olurdu. Yine o, selim fıtratıyla erkeğin yardımcısı olsa, bulunduğu yuvada elini işin altına soksaydı, evlerimiz gerçek birer ana ocağı olur, orada cahil, ümmî, bilgisiz, hayatın dışında bırakılmış ve kimsesizliğe terk edilmiş tek fert kalmazdı.
Sayfa 141Kitabı okudu
Evet, kadının dünyadaki rolü sadece evinin işleriyle meşgul olmak ve çocuk büyütüp yetiştirmekle sınırlı değildi. Onun fıtratına ters düşmemesi ve dini hassasiyetlerin gözetilmesi kaydıyla, toplumun hemen her alanında üzerine yüklenen vazifeleri yapması ve içtimai hayatta erkeğin elinin yetişmediği yerlere uzanıp oradaki eksiklikleri tamamlaması gerekirdi. Nitekim Asr-ı Saadet'ten itibaren çok defa savaşlara bile katılmış, yaralılara bakmış, tedavi için gerekli malzemeleri hazırlamış, savaşçılara hizmet etmiş ve hatta bazen savaştıkları da olmuştu. Normal zamanlarda da özellikle eğitim hizmetleri başta olmak üzere hayatın tüm alanlarında kendilerine yüklenen vazifeleri yapmışlardı.
Sayfa 141Kitabı okudu
Cömertlik, iyilikseverlik ve ikram etme hasleti demek olup Araplar'da oldukça önemli bir sıfattır. Hatta Cahiliye şiirine bakıldığında, o devir Arab'ının, misafirlerine ikram ettikleri koyun, sığır, deve boğazlayıp ikram etmeleriyle övündükleri görülür. Dolayısıyla misafire gösterilen cömertçe ikram, onlar için birer övünç vesilesiydi ve bu hususta kabile ve oymaklar âdeta birbirleriyle yarış halindeydiler.
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
Zira ötelere inanan insan, kendi istek ve ihtiyaçlarına rağmen, çevresindeki insanların mutluluğunu planlayan, mensup olduğu toplum için nakış nakış huzur projeleri geliştiren, insanlığın dertleri karşısında hafakandan hafakana giren bir diğergâmdır. O, dünyayı nefsine zindan edecek ve şahsı hesabına bitip tükenecek kadar başkalarının saadetini düşünür. Düşünmemek onun elinde değildir artık; o yaşatmak için yaşayan bir fedakârdır.
Sayfa 108Kitabı okudu
Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), hanımlarıyla çoğu zaman bir arkadaş gibi bazı meselelerin müzakeresini yapar, onlarla istişare ederdi. Aslında onların düşüncesine ihtiyacı yoktu; çünkü O bir peygamberdi ve sürekli vahiyle besleniyordu. Ancak O, aile hayatı adına ümmetine bir davranış daha öğretmek istiyor ve onun ilk pratikiğini de kendi hanesinde yapıyordu.
Sayfa 128Kitabı okudu
Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem) ayrıca, evlat üzerinde anne ve baba hakkının olduğunu; "Cennet annelerin ayakları altındadır."" sözleriyle de annenin daha fazla hak sahibi olmasını işaret buyurmuştu. Nitekim Kur'ân da bu mevzuya işaret edecek ve: "..annesi onu nice zahmetlerle karnında taşımış ve ne güçlüklerle doğurmuştur!"
Sayfa 156Kitabı okudu
"Sen bunu yapmakla mükellefsin!" diyordu.Başka bir âyet-i kerimede ise;"Ey Şanı Yüce Resûl! Rabbinden sana indirilenleri tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan risalet vazifesini yerine getirmemiş olursun."denilerek Resûl-i Ekrem'e yüce hakikatlerin insanlara tebliğ etmesi emrediliyordu.
Peygamber Efendimiz, çocuklara eşit muâmele edilmesi gerektiğine dikkat çekmiş, "Allah'tan korkun, çocuklarınız hususunda âdil olun." buyurmuştu. Buna sebep şöyle bir olaydı; babası, Numan İbn Beşîr'e bir hibede bulunmuştu. Bunun üzerine annesi Amra Bint-i Ravâha, "Bu hibeye Resûlullah'ı şahit kılmazsan, kabul etmem." demiş, itiraz etmişti. Efendimiz'e haber verdiklerinde de, "Başka çocuklarınız var mı?" diye sormuş onların, "Evet" cevabını üzerine, "Peki onlara da aynı hibede bulundunuz mu?" diye ayrı bir soru daha sormuştu. Onların, "Hayır, yâ Resûlallah" cevabı üzerine bu uyarıda bulunmuştu.
Sayfa 156Kitabı okudu
163 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.