Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çağdaş Hollywood Sinemasının İdeolojisi ve Politikası

Politik Kamera

Michael Ryan

Politik Kamera Gönderileri

Politik Kamera kitaplarını, Politik Kamera sözleri ve alıntılarını, Politik Kamera yazarlarını, Politik Kamera yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Temsil. Sinema dışarıda ‘duran’ bir şeyi bize ‘göstermez’, onu temsilin süzgecinden geçirerek, şu ya da bu biçimde dönüştürerek, bize bir yapıntı sunar. Sinemada gördüğümüz her şeyin arkasında, temsil biçimine ilişkin bir tercih yatar. İdeoloji de temsiller üzerinde yükselir; toplumsal kurum ve değerlerle, cinsiyet rolleriyle, kişisel varoluşumuzla ilgili yapıtaşları temsilin vazgeçilmez katkısıyla oluşturulur. Filmler, sosyal gerçekliğin şu ya da bu şekilde inşa edilmesine zemin hazırlayan psikolojik duruşları, dünyanın ne olduğu ve ne olması gerektiğine ilişkin olarak düşünceyi yönlendirerek toplumsal kurumları ayakta tutan bir temsil parçasıdır. Sinemanın böyle kavranması, klasik Marksist teoriye ait ideoloji kavramının genişletilmesi gerekir. bu kavram, ezilenlerin kendilerini ezen sürece gönüllü katılımını sağlamaya, yani zor kullanmaya gerek bırakmayan tahakküme yönelik bir fikir ve imgeler sistemi olarak tanımlanır.
480 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Politik Kamera kitabı, (biz ne izliyoruz, izlediğimiz filmlerin alt okumasında hangi ideolojiler barınmakta, bildiklerimizin, gördüklerimizin ne kadarı bize ait, ne kadarı bilinç altımıza yerleştirildi) bize bir kez daha gösteriyor ki, film salt izlenme üzere, eğlenme üzere, zaman geçirme üzerine, erkana yansıtılan bir sanat değildir. Sinema kral Marx'ın belirtiği gibi 'afyon görevi' görmektedir. Bir çok yönetmenin elinde, ideoloji yayma aygıtı olan, yerleşik düzenlerin devamına, ataerkil sistemin kodlanmasına, bu kodlamada kadının konumunun iyice empoze edilişine, kadını ikinci konumda, ideal rollerle (fedakar anne, sadık eş, yada erkeği amacından saptıran vamp kadın) verilmesine, cins ayırımlarında erkeği başat rol ile kadını ise edilgen konumla verilişine kadar bir çok yönden yapı bozumuna uğratarak veren kitap özellikle Hollywood sinemasında konuların ne şekilde ve hangi amaçlarla hizmet ederek verilişine ışık tutması bakımından mutlaka okunması gereken bir yapıttır.
Politik Kamera
Politik KameraMichael Ryan · Ayrıntı Yayınları · 199737 okunma
Reklam
Sağ ile sol, paylaşımdaki bir alan için rekabet eder ve her biri sorunlara farklı bükümler verse de, ikisi de aynı sorunlarla uğraşır. Bu toplumsal alanın üç cephesi, birey, tarih ve toplumdur. Sağ, politik programının merkezine, tecrit edilmiş bir birim olarak ta­savvur ettiği bireyi yerleştirir. Bunun nasıl dallandığını Hollywood kahramanını incelerken görmüştük. Solun programı da bireyi hedef alır, ancak onu, piyasanın cangılında başkalarını alt eden hayatta kalmacı yalnız savaşçı olarak değil, ilişkisel bir kendilik ve kolek­tifin sorumlu bir parçası olarak algılar. Gelgelelim solun devletçi ve zoraki kolektivist önyargıları, solcu teorisyenleri (özellikle Alt­husser) bir politik kategori olarak bireyi (“özneyi”) mahkûm etme­ye itmiştir. Bu duruş sinema eleştirisine, "imgesel” ego kimliğine ait “ideolojik” anlamı güçlendirmeye yönelik her türlü manevranın mahkûm edilmesi biçiminde yansımıştır. Biz bu görüşü paylaşmı­yor ve genel anlamda solun öznelliği asli bir kaygı olarak bir kena­ra bırakmaması, buna karşılık bireyci ideolojiyi eleştirmesi gerekli­ğini savunuyoruz. Sinemada bu, bireysel izleme zevki veren, egoyu güçlendirici temsili sürekliliklere bağlı kalan ya da tekil kahraman­lar kullanan her filmin mutlaka ideolojik olması gerekmediği anla­mına gelir. Nitekim psikolojik araştırmalar, insanların korku, arzu ve hatta en nevrotik fantezilerinin bile ciddiye alınıp kabul gördü­ğü eşduyumsal bir atmosferde sağaltımcı değişim olasılığının bun­ların şiddetle reddedilmesine göre daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Aynı ilke hiç kuşkusuz sinema için de geçerlidir.
Toplumsal dünyanın temsil edilişi politiktir ve bunun için seçi­len temsil tarzları, dünyaya karşı farklı politik duruşları ifade eder. Her kamera konumu, her görüntü düzenlemesi, her montaj kararı ve her anlatısal seçim, türlü çıkar ve arzular barındıran bir temsil stratejisiyle ilişkilidir. Sinemanın yalnızca “gerçekliği” ortaya koyan ya da betimleyen hiçbir cephesi yoktur. Filmler fenomenal bir dünya inşa ederek izleyiciyi dünyayı belirli biçimlerde yaşantılayacak biçimde konumlar.
Her toplum­sal akım, karşıt akımı içinde yeni düzey bir oluşuma yol açar. Sek­senli yıllardaki tepkinin bir ölçüde altmışlı yılların hareketlerinin sonucu olarak ortaya çıkması gibi, liberal bir toplumsal görüşün tu­tunabileceği zemini hazırlayan da bu tepkinin kendisi olmuştur. Sosyal yardım bütçesinden geçinenler sokaklarda açlıktan ölürken, bu “düzen asalaklarının” ülkeyi soyup soğana çevirdiği iddiasıyla ortaya çıkmak güçtü. Zenginlerin yeterince zenginleştiğini, yeni­den muhtaç durumdakilerle ilgilenme zamanının artık geldiğini söylemekse daha kolaydı. Şirketleşmiş sermaye, sosyal yardım ka­yıtlarını boşaltırken kendi ceplerini doldurmakla, kendisini hedef konuma yerleştirmişti.
Liberal “özgürlük” ilkesi, rekabetçi piyasa ilkesi biçiminde kapitalistler arasındaki ilişkileri düzenlerken, kapitalist­ler ile işçiler arasındaki ilişkiler liberal öncesi tahakküm ve sömürü ilkesi uyarınca işler. Liberal çerçevedeki kendi kaderini tayin etme hakkı anlamında özgürlük henüz toplumun bu kesimine ulaşma­mıştır ve kapitalist
Reklam
Yaptığımız ankette, Yıldız Savaşları serisinin birinci filminde kahramanın neyi temsil ettiğini bir dizi seçenek arasından seçmele­ri istenen katılımcıların % 57’si “insanın inandığı yolda yürümesi­ni” temsil ettiğini, % 17’si ise bireysel özgürlük ve kapitalizm gibi Amerika’ya özgü değerleri savunduğunu düşünmüştür. Örneklemin % 53’ü filmdeki
Romantik aşk ideolojisinin, tanıdık, türsel ve geleneksel tem­sil biçimleri benimsemesinde şaşılacak bir yan yoktur. Bu temsiller geleceği yeniden kurmaz, geçmişi geri çağırırlar. Böyle olması do­ğaldır, çünkü romantik aşkın kendisi de zaten bir geri dönüş ifadesidir, güvensizliği bertaraf edip kaybedilmiş olanı -hem dünyada hem de temsil düzeyindeki nesne istikrarı ve sürekliliğini- yerine koyan bir kaynaşmadır.
Dünyanın bir işten ibaret olduğu... herkesin ortak bir fayda uğruna çalıştığı, herkesin bir hisseye sahip olduğu, her türlü ihtiyacın giderilip her kaygının ya­tıştırıldığı ve her sıkıntının dağıtıldığı uçsuz bucaksız ve evrensel bir holding olduğu
Ben hiçbir şeyi çözmedim sade­ce her şeyin ortasına düşüverdim.
38 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.