Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Popular Science Türkiye - Sayı 102 - 2020/10

Popular Science Türkiye Dergisi

Popular Science Türkiye - Sayı 102 - 2020/10 Sözleri ve Alıntıları

Popular Science Türkiye - Sayı 102 - 2020/10 sözleri ve alıntılarını, Popular Science Türkiye - Sayı 102 - 2020/10 kitap alıntılarını, Popular Science Türkiye - Sayı 102 - 2020/10 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"İnsanların yüz ifadelerini okuyamadığımızda onlara daha temkinli, daha şüpheli yaklaşıyoruz."
Sayfa 24 - Popular ScienceKitabı okudu
Reklam
Bazı kişiler zaten bu virüse karşı dirençli mi?
Muhtemelen. Araştırmalar, COVID-19 bulaşmayan bazı kişilerin bağışıklık sisteminin SARS-CoV-2 de bulunan proteinlere doğuştan gelen bir "tepkiye sahip olduğu gösteriyor. Bu kişilerde COVID-19 antikorları yoktu, ancak en azından laboratuvar testlerinde vücutlarında bu hastalığı yakalamaya hazır T hücreleri olduğu görünüyordu. Bilim insanları, bunun sıradan soğuk algınlığı veya 2003 yılında görülen SARS virüsü gibi diğer koronavirüslere maruz kalmanın bir sonucu olabileceğini düşünüyor. Bazı çalışmalarda, insanların yüzde 50'ye varan kısmının koronavirüslere karşı bu "dirence sahip olabileceğini öne sürüldü (buna "direnç demek, etkiyi biraz abartmak anlamına gelebilir). Bu onların hastalıktan hafif semptomlarla kurtulmalarını sağlıyor olabilir.
MİKROPLAR KALIP SABUNLARIN ÜSTÜNDE YAŞAYABİLİR Mİ !
Ellerinizi yıkadığınız zaman, çok ince bir bakteri tabakasını, deri döküntülerinizi ve bir miktar yağı sabun yüzeyine aktarırsınız. 2006'da otuz iki farklı klinikteki kalıp sabunlar üzerinde yapılan bir araştırmada, tüm sabunların üzerinde bakterilere rastlanmış. Bunun nedeni, standart sabunların bakterileri öldürmeyip yalnızca deriden uzaklaştırması. Fakat korkulacak bir durum yok, kirli bir sabunla elleri yıkamak bakterilerinizin elinize bulaşmasına neden olmuyor; suyla akıp gidiyorlar.
Avustralyalı bilim insanlan, bal arısı zehrinin meme kanserine karsı son derece güçlü bir silah olduğuna dair kanıtlar elde ettiklerini açıkladı. Nature Precision Oncology'de yer bulan makaleye göre, bal arısı zehrinin ana bileseni olan melitin adlı bileşiğin. farklı meme kanseri türlerinde hücre ölümünü hızlandırarak kanserli dokuyu ortadan kaldırdığı belirtildi. Belli bir konsantrasyonda kullanıldığında 60 dakika içinde kanser hücresi zarlarını tamamen yok eden ve karşısına çıkan kanserli hücrelerin %100'ünü öldüren zehirin en iyi yönüyse, sağlıklı hücrelerin yalnızca çok küçük bir kısmına zarar vermesi.
ALEVLER İÇİNDE ORMAN YANGINI SİMÜLATÖRÜ, GÜNEY CAROLINA Orman yangınları Güney Carolina, Chester County'de bulunan özel olarak tasarlanmış rüzgar tünelinde çılgın bir sekilde yayılabiliyor. Bu tünel, İş ve Ev Güvenliği Sigorta Enstitüsü'ne (Insurance Institute for Business and Home Safety - IBHS) ait altı katlı bir araştırma tesisinin parçası. Tünel, orman yangınlarında sıklıkla görülen ve yakındaki binalar için yıkıcı olabilecek "köz fırtınaları"nı üretmek için de kullanılıyor. Malç ve ahşapla doldurulmuş odacıklarda yaratılan közler, metal kanallardan test boşluğuna üfleniyor. Binalar, közlerin farklı yönlerden üflenebilmesi için dönen bir platform üzerine oturuyor. Araştırmacılar, közlerin binalara nasıl girdiğini inceliyor ve zemin kaplaması ve enkazın vahşi yangınların yayılmasına yaptığı katkıyı araştırıyor.
Reklam
Günümüz dünyasının en büyük çevre problemlerinden biri mikroplastikler. Mikroplastiklerin okyanuslardaki birikimlerine dair araştırmalar hızla artsa da, karasal ortamlardaki araştırmalar görece daha kısıtlı. Sucul bitkilerde mikroplastik birikimine dair kanıtlar olsa da, karasal bitkilerde bu durumun varlığına ve etkilerine dair bir çalışma yoktu. Nature'da yayımlanan bir makalede, bu konu ele alınarak mikroplastiklerin karasal bitkiler üzerindeki etkilerinden bahsedildi. Araştırmaya göre, fare kulağı teresi adlı bitkide rastlanan mikroplastik birikimi sonucunda, bitkinin su emiş yeteneği azalıyor, büyümesi duruyor ve tohum üretme yeteneği bozuluyor. Dahası, RNA'sında değişimler meydana geliyor ve bitki, hastalıklara daha dirençsiz hale geliyor.
Mikraplar kalıp sabunların üstünde yaşayabilir mi?
Ellerinizi yıkadığınız zaman, çok ince bir bakteri tabakasını, deri döküntülerinizi ve bir miktar yağı sabun yüzeyine aktarırsınız. 2006'da otuz iki farklı klinikteki kalıp sabunlar üze rinde yapılan bir araştırma da, tüm sabunların üzerinde bakterilere rastlanmış. Bunun nedeni, standart sabunların bakterileri öldürmeyip yalnızca deriden uzaklaştırması. Fakat korkulacak bir durum yok, kirli bir sabunla elleri yıkamak bakterilerinizin elinize bulaşmasına neden olmuyor; suyla akıp gidiyorlar.
KEKEMELİĞE NE SEBEP OLUR?
Kekemeliğin nedeni tam olarak bilinmese de, birkaç spesifik gen mutasyonunun kekemeIikle ilişkili olabileceğine dair gözlemler mevcut. Kadınlara kıyasla erkekleri dört kat daha fazla etkileyen kekemeliğe, çok farklı kültürlerde rastlanabiliyor. Dünya çapında 70 milyon insanın bu durumdan musdarip olduğu düşünülüyor. Genelde çocukluğun erken dönemlerinde başlayan kekemelikten, kız ve erkek çocukların %5'i etkileniyor. Kızlarda bu rahatsızlığın daha sonraki yaşlarda ortadan kaybolma ihtimali ise daha yüksek. Kekemelikten çeken insanların sol beyinlerindeki konuşma ve planlama bölgeleri arasında daha zayıf bir bağlantı olduğu biliniyor. Fakat bu bağlantı zayıflığının mı kekemeliğe yol açtığı, yoksa kekemelik neticesinde mi bu bağlantının güçlenmeyip zayıf kaldığı bilinmiyor. Stresin de dönem dönem kekemeliğe yol açtığı bilinse de, altta yatan ana nedenin bu olmadığı düşünülüyor.
Reklam
Nature'da yayımlanan bir makalede, Teksas Üniversitesi araştırmacıları, bakterilerin ölürken arkalarında kimyasal bir uyarı bıraktığını açıkladı. "Kimyasal ölüm çığlığı" olarak nitelendirilen bu isaret neticesinde ölen bakteri, yakınında bulunan diğer bakterileri uyararak tehlikeye karşı hızlıca adapte olmaya çalışmalarını sağlıyor ve hayatta kalma oranlarını yükseltiyor. Uyarıyı alan bakteriler, hemen bulundukları bölgeden uzaklaşarak tehlikeden korunmus oluyor. Mikroskopik ölçüdeki bu sosyal davranış, ölmekte olan bakteriye herhangi bir fayda sağlamazken topluluğun kalanının hayatta kalması için büyük bir avantaj sunuyor.
DENİZ KABUKLARI NASIL OLUŞUR?
İstiridye ve salyangoz gibi yumuşakçalar, son derece hassas vücutlara sahip olduklarından koruyucu bir kalkana ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden denizde gelişirken, kabuk dokuları tuz ve kimyasalları emerek kalsiyum karbonat salgılar, böylece bu dış doku giderek güçlenerek sert bir kabuk haline gelir. Bu kabuk, yumusakçaya yapışık kalsa da. aslına bakılırsa vücudunun yasayan bir parçası değildir.çünkü yumusakçanın kendi hücrelerinden değil, minerallerden oluşmaktadır, sonrasında yumuşakça, tuz ve kimyasal emilimine devam edip bu kabuğu giderek daha da büyütür. Öldüğünde ise bu kabuk serbest kalır. İşte kıyıya vuran bu kabuklar, aslında bir zamanlar bir yumusakçanın kendini korumak için kullandığı kalkanlardır.
Galaksiler genelde disk şeklinde,eliptik şekilde veya küresel oluyorlar. Her dört galaksiden biri ise düzensiz şekillere sahip oluyor ve kaotik görünüyor. Bu tür galaksilerin normal galaksiler arasındaki kütle çekimsel etkileşimler sonucu olustuğu düşünülüyor. Ancak henüz kare biçiminde bir galaksiye hiç rastlanmadı.
Yapay Zekâ, Musk'a göre insanlığı yok etme konusunda atom bombasından bile daha tehlikeli bir gelişme. Yapay zekânın insanlığı yok etmesini önlemenin tek yolu ise onunla ortak bir yaşam formu oluşturmak, ortak yaşamı ise Neuralink ile kurmak istiyor.
Sayfa 28
FELAKET ÇORBASI BUFFALO UNİVERSİTESİ, NEW YORK Laboratuvarda volkanik lavları nasıl hazırlarsınız? New York'taki Buffalo Üniversitesi'nden bir ekip bunu şöyle yapıyor: 45 litrelik bir bazalt kayasını alıyor, bir fırına koyuyor, 1.316 dereceye ulaşana kadar dört saat pişiriyor, ardından da yalıtımlı çelik bir kutuya döküyor. Volkanolog Dr. Ingo Sonder, bir lav çorbasını karıştırırken deneylerinde, “su, erimiş kayanın icinde hapsolduğunda meydana gelen şeyin temel fiziğini" inceliyor. Bu, bilim insanlarının, 2010 yılında İzlanda'daki kül bulutu olayını tetikleyen patlamalar hakkında daha fazla bilgi edinmesine yardımcı olabilir. Bilindiği gibi, bir buzuldan gelen eriyik su, Eyjafjallajökull yanardağının patlaması ile 9 kilometre havaya yükselerek neredeyse tüm Avrupa uçuşlarının beş gün boyunca iptal edilmesine yol açmıştı. Sonder'in ekibi, kendi ürettikleri Iavlara su enjekte ederek, yüzeyin altında 30 cm’yi aşan bir derinlikte bulunan suyun lavla karşılaştığında ani patlamaların meydana gelme olasılığının daha yüksek olduğunu keşfetti. Daha sığ derinliklerde su, patlamaya neden olmadan önce buhar olarak dışarı çıkıyor.
75 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.