2018 Mart

Popular Science Türkiye - Sayı 71

Popular Science Türkiye Dergisi

Sayfa Sayısına Göre Popular Science Türkiye - Sayı 71 Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Popular Science Türkiye - Sayı 71 sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Popular Science Türkiye - Sayı 71 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cam, işlenmesi zor bir hammadde. Üretimi esnasında hem işçilik kalitesinin (yani dayanıklılığının) hem de doku ve şeklinin korunması gerekiyor ve tüm bu süreç yüksek maliyetli bir üretim demek. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen baskı teknolojisi, cam endüstrisini tamamen değiştirebilecek nitelikte. Hatta bu önemli icat sonrasında, üniversitede, teknolojinin daha hızlı geliştirilebilmesi adına bir de cam laboratuarı açıldı. Cama büyüleyici şekiller verebilen bu yazıcı; tasarım, mühendislik, bilim ve sanatı tek çatı altında birleştirip, bir adım öteye geçerek onun optik özelliklerini de göz ardı etmeden baskı yaptığı için büyük yapılarda, mimari amaçlarla da kullanılabilir.
Mürekkep püskürtmeli eski baskı makinelerini andıran bir teknolojiyle çalışan nanoparçacık püskürtme tekniği çok yakında metal endüstrisine giriş yapabilir. Bu devrimsel teknoloji, diğer püskürtme teknikleri gibi sadece plastik ve parafin benzeri malzemelerle kısıtlı kalmayıp metal nanoparçacıkları da kullanıyor. Akışkan malzemesini son derece yüksek ısıyla buharlaştırarak, geriye hedeflenen şeklin verildiği metal parçayı bırakan yazıcı, geleneksel yöntemlerle üretilen metaller kadar sağlam ve dayanıklı parçalar üretebilme iddiasında.Metal objelerin 3B yazıcılarla basılabilmesi için bir takım zorlukların aşılması gerek. Her şeyden önce, metali işlemek için olağanüstü sıcaklığa ihtiyaç duyulmakta. Ayrıca hedeflenen kalitede olması, yani ne dayanıklılık ne de mekanik özelliklerinden ödün verilmeden basılabilmesi çok zor. Massac-husetts Teknoloji Enstitüsü ve Desktop Metal’in bir araya gelerek yarattığı, muazzam bir yatırımla şekillenen 3B yazıcı projesiyse yine metal tozlarını kullanarak çalışıp, malzemeyi güçlendirmek için özel tasarlanmış bir mikrodalga fırın kullanıyor.
Reklam
Clayton, sebep sonuç ilişkisi kurmayı gerektiren bir testte kargagillerle çocukları karşı karşıya getirdi: Gaga ya da parmak girmeyecek kadar uzun ve dar bir tüpün içindeki sıvıda oyuncaklar ya da yiyecekler yüzüyordu. Alakarga, su düzeyini yükseltmek için tüpe çakıl taşı atması gerektiğini hemen kavrarken, 8 yaşından küçük çocuklar bunu akıl etmekte zorlandılar ve bazıları bunu hiç bulamadı.
Hayvanlar ve Beyin Gücü
Bir başka araştırma, şempanzelerin bilgisayar ekranında rakamların nerede göründüğünü insanlardan çok daha hızlı ezberleyebildiğini ispatlıyor.
Bilgili insanlar genelde kendi becerilerinin sınırını isabetli biçimde tahmin eder, beceriksizlerse becerilerini daima abartırlar. Zihinsel yapımızdaki, hepimizin aşina olduğu bu duruma Dunning-Kruger etkisi denir. Bu bir üstbiliş sorunu: Neyi bildiğini, neyi bilmediğini ölçebilme becerisi. Araştırmalar arılarda böyle bir hata olmadığını gösteriyor. Avustralya’daki Macquarie Üniversitesi’nde biyoloji bilimleri alanında Doçent olan Andrew Barron’ın yakın tarihli çalışmasında, araştırmacılar balarılarını iki yatay çizgiden hangisinin üstte olduğuna karar verebilecekleri biçimde eğittiler. Doğru yanıtı bulan arılara şekerli, yanlış yanıta ise acı bir şurup verildi. Barron sonra bu çizgileri yan yana yerleştirerek doğru yanıt verilmesini olanaksız hale getirdi. Bunun üzerine arıların büyük kısmı uçup gitti. Zira bir ödül alacak kadar şey bilmediklerini biliyorlardı. Barron’a göre asıl gizem, arıların ellerinde bu kadar az şey varken bunu başarabilmesi. Arılar en iyi çiçeklerin ve onlara giden en hızlı uçuş yollarının yerini hemen ezberleyebilir ama sadece 1 milyon nöronları var. Bu minimalist beyni kavramak için Barron’ın grubu arı beyni modelleri geliştiriyor. Bunlardan birini çok yakında, Sheffield Üniversitesi tarafından geliştirilmekte olan ve kendisinin tabiriyle “çok tatlı” minik bir kuadkopter drona yükleyecekler. Amaç, sanal beynin ne kadar iyi çalıştığını görmek. “Mademki bir arı beyni modelliyoruz, uçsun diye düşündük” diyor.
Primatlar bizim ilkel versiyonlarımız değiller. Şempanzeler dil öğrenmekte güçlük çekseler de mekânsal akıl yürütmede çok başarılılar. 2007 tarihli öncü bir araştırmada yüzlerce şempanze ve orangutanın yanı sıra küçük çocuklara 16 bilişsel test uygulandı. Testler nesnelerin uzayda nasıl hareket ettiğini anlama, sebep sonuç ilişkisini kavrama ve ortaklaşa iletişim kurma becerilerine yönelikti. Çocuklar primatları ortak iletişim becerilerinde ezip geçerken (mesela birinin dikkatini bir yere çekmek için parmakla işaret etmek) şempanzeler hem alet kullanımında hem de mekânsal ilişki testlerinde daha iyiydiler. Arizona Üniversitesi, Arizona Köpekgil Bilişi Merkezinin müdürü olan ve aynı zamanda primatlarda biliş araştıran Evan MacLean, “Primatlar dünyanın fiziksel özelliklerini esnek biçimde anlıyorlar” diyor. Bir başka araştırma, şempanzelerin bilgisayar ekranında rakamların nerede göründüğünü insanlardan çok daha hızlı ezberleyebildiğini ispatlıyor. Bu da primatların mekânı bizim yapamadığımız biçimde kavradıklarını akla getiriyor.
Reklam
Geri16
70 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.